Harika bir yol arkadaşı

Hafif ticari araçlar arasında önemli
seçeneklerden biri olan Peugeot
Partner yenilenmesi ile birlikte daha
iddialı bir hale geldi. Tasarımına yapılan
önemli dokunuşlar yapılan Partner’in motor
kaputunun altında 1.6 lt hacimli dizel ünitenin
90 HP ve 115 HP güç üreten iki versiyonu
görev yapıyor. Manuel şanzımanla satın alınabilen
Partner’in fiyatları 35 bin 590 TL’den
başlarken, Partner VAN olarak satın alınmak
istendiğinde ise rakam 33 bin 100 TL oluyor.

Yapılan yeniliklerle binek otomobillere
daha fazla benzeyen bir tasarıma bürünen
Partner, özellikle düz hatlara sahip motor
kaputuyla dikkat çekiyor. Düz hatlı kaput yine
düz bir geçişle tamponla birleşiyor. Bu sade
tasarım tamponun alt tarafında hareket kazanırken,
Partner’in kaliteli
görünmesini de sağlamış.

LED’li gündüz farları ise
kalite hissini artırmanın
yanında Partner’e daha şık
bir ifade de kazandırıyor. Havalandırma ızgarası
ve sis farlarını çevreleyen krom çıtalar
da buna eklenince Partner, görünüm olarak
otomobillere kafa tutabilecek bir görünüme
bürünmüş. Arkadan bakıldığında ise bu tip
araçların ortak özelliği olan sade ve düz bir
görünüm karşımıza çıkıyor.

Yaşam alanına geçildiğinde artık otomobillere
daha fazla benzeyen
bir tasarım dikkat çekiyor.
Kullanışlı ve son derece
geniş olan yaşam alanı her
türlü kullanım talebine cevap
verebilecek yeteneğe sahip. Yani ister iş
isterse aile kullanımı için bu araçta ne ararsanız
bulmanın mümkün gibi görünüyor. İç
mekanda sunulan eşya gözlerini sayısı oldukça
fazla. ~Özellikle sürücü ve yolcu koltuğunun
ortasında bulunan kapaklı bölüm adeta küçük
bir bagaj bölmesi gibi görev yapabiliyor. Çok
fazla sayıda kumanda elemanının bulunmadığı
yaşam alanında cam açma düğmelerinin
vites konsolunun hemen önünde olması
kullanım açısından alışkanlık gerektirebilir.

Müzik sisteminin olduğu panelin biraz
fazla yukarda konumlandırılmış olması ise
kullanım açısından bir sıkıntı yaşatmıyor.
Havalandırma ve müzik sisteminin bulunduğu
bölümün farklı görünen bir grup olarak
tasarlanmış olması hemen dikkat çekiyor ve açık renkli zeminin üzerinde bu bölüm iyi
görünüyor. Fakat yuvarlak hava çıkışlarının
altına yerleştirilen aynı forma sahip eşya
gözleri ve dikdörtgen formlu bir diğer eşya
gözü sanki bir şeylerin montajı unutulmuş
gibi bir izlenim de uyandırıyor. Koltukların
kalitesi, sürüş pozisyonu, yaşam alanının
sessizliği, havalandırma ve müzik sistemlerinin
performansı konusunda ise Partner
kendisinden bekleneni veriyor. Yüksek baş
mesafesi iç mekana çok ferah bir hava kazandırırken,
arka tarafta yolculuk edenlerin
bile rahat etmesini sağlıyor.

115 HP güç ve 240 Nm tork üreten 1.6 lt’lik
dizel motor ise Partner’in onun en önemli
kozlarından biri. 1560 cc hacimli HDi dizel
ünite kullanım açısından keyif veren motor seçeneklerinden biri. Yüksek torkun
1500 d/d’den itibaren kullanıma sunuluyor
olması, alt devir zayıflıklarının
fazla hissedilmesini engelliyor. Tamam,
alt devirlerde hala biraz boşluk var ama
bu durum çok fazla sıkıntı yaşatmıyor.
Yüksek hızlara çıkma konusunda da
istekli olan dizel motor, ekonomik
tüketim değerleri ile tam anlamıyla
göz kamaştırıyor. ~5 ileri oranlı manuel
şanzımanın yolları çok net bir şekilde
bulunamasa da çalışma karakterinde
büyük bir problem yok. Vites kolu ve vites
körüğünün olduğu bölümün tasarım
aracın genel bütünlüğüyle zıt bir etki
bırakıyor. Ayrıca şanzıman 6 ileri oranlı
orana sahip olsa daha iyi olabilirmiş: 5
ileri oran nedeniyle daha yüksek devir
çevrilmesi, gürültü seviyesini özellikle
yüksek hızlarda biraz artırıyor. Yüksek
yapısına rağmen bir otomobil kadar rahat
kullandığımız Partner, süspansiyon
sistemi ile konfor ve güvenliği bir arada
sunmayı başarıyor.

Sonuç

Peugeot Partner yenilenmiş
haliyle ona
verilecek her türlü görevi
yerine getirmek
için hazır bekliyor.
Partner ile yapılacak
iş yolculukları da aile
seyahatleri de son
derece keyifli olacaktır diye düşünüyoruz.
Kaliteli yeni tarzı ve yaşam alanının başarılı
şekillendirilmesi ile Partner, iyi bir yol
arkadaşı olacak araçlardan biri. Ekonomik
tüketimlere imza atan dizel motor ise
performans konusunda da beklentileri
rahatlıkla karşılıyor.


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.

Harika bir yol arkadaşı

“Tamam, Laguna’yı alıyoruz”. Bu onayın ardından, mart 2008’de meslektaşlarımız, yeni uzun dönem konuğumuz Laguna’yla Cenevre Otomobil Fuarı’na doğru yola çıktılar. Uzun dönem testine alınan otomobiller genellikle bayağı heyecan yaratır. Ancak bu, Laguna’da pek de böyle olmadı. Bunun suçlusu ise Laguna’nın daha önceki nesilden öncüleriydi. Çünkü ne ilk Laguna (1993’ten itibaren) ne de ikinci kuşak (2000’den itibaren) modeller, türlerinin güvenilir örnekleri arasında olamamıştı. Hatta tam tersi geçerliydi: “Laguna kullanıyorsan problemlerin vardır” türünden önyargılar oldukça yaygındı. Lisansör dergimiz Auto Bild de bu sözü, Laguna II’nin uzun dönem testi haberinin başlığına taşımıştı. Laguna II testin 60 bininci kilometresinde garip cayırtılar çıkartarak otoyolun ortasında kalmıştı. Serviste bunun nedeninin, turbo ve intercooler arızas ıolduğu ortaya çıktı. Renault’nun kalite ile ilgili atağa kalktığı bir dönemde gerçekleşen bu arıza, markanın kötü imajını resmen çimento ile sabitlemişti. Ancak artık her şey daha iyi olabilir. Bunun için biraz beklemeniz yeterli. Renault, öncelikle dizayna el attı. Neticede bu otomobil bir Passat veya Mondeo değil, modayı yakından takip edenbir Fransız’dı. Ne yazık ki arkaya doğru alçalan tavan yapısı, otomobilin stationlardan beklenen yeteneklerini bayağı tırpanlıyordu. Bu nedenle Grandtour, türünün yükleme hacmi uzmanlarından biri olamadı. 1600 lt olarak açıklanan maksimum hacim kulağa büyük gibi gelebilir ancak bagaja pratikte, bekleneceğinden daha azı sığıyor. Örneğin iki adet yarış bisikleti yüklemek için, küçük bagaj ağzıyla bayağı uğraşmanız gerekiyor.~ Tour de France’ın organizasyonunu yapan bir ülkeden daha iyisini beklerdik. Neyse ki bagaj kapağının camı bağımsız olarak açılarak, ufaktefek eşyaların yüklenmesini kolaylaştırıyor. “Kaput sabitleme çubuğunun sabitleyicisi koptu, sol ön üçgen salıncak arızalandı…” Bu iki şikayet araç henüz 25 bin 896 km’deyken yol notlarına düşülmüştü. Her iki arıza da garanti kapsamında giderildi ama bu kadar yeni bir otomobilde böyle arızalar çıkması normal miydi? Yoksa her şey aynı mı kalmıştı?Cevap ise kesin bir “hayır” oldu. Çünkü Grandtour, testin kalanını sakin ve sorunsuz bir şekilde tamamladı. İsveç’ten İtalya’ya, Fransa’dan İngiltere’ye birçok uzun yolculukta bizlere eşlikeden Laguna’yı 15 kadar test pilotu kullandı. Yani hepsinin hem araç hem de iç mekan kullanım tarzları farklıydı. Kimi hızlı kullanımı tercih ederken kimi daha yavaştı, kimi ailecek seyahat ederken bazıları hobi, bazıları da hayvan sahibiydi. Tüm bunlar, gerçekten zorlu bir maraton anlamına geliyordu. Uzun yolculukların sonunda birçok yol notunda aracın kalitesiyle ilgili olumlu saptamalar vardı: “Oturma pozisyonu iyi, arkada bolca iç mekan var, ergonomi başarılı, kalite hissi yüksek. Keyless-Go sistemi iyi çalışıyor, arka koltuk sırtlıkları bir düğmeyle yatırılabiliyor ve düz bir zemin oluşuyor, bagaj rulosuda hem güvenli hem sağlam…” Ne yani, tüm bunlar bir Renault’da mı? Evet. Gerçekten de bir Renault’da! Laguna yavaş yavaş insanların zihninde yeniden iyi bir otomobil imajı çizmeye başladı.~ Sadece kaliteli kokpit bile Fransız markanın kalite konusunda nasıl bir sıçrama yaptığını kanıtlıyor: Göze hoş geliyor, kullanışlı, basit ve uzun dönem kalitesi yüksek. 100 bin kilometrenin sonunda belirgin bir eskime belirtisi yok. Ancak eğer dikkatlice bakarsanız, parça birleşim noktaları arasında birden fazla uyumsuzluk ve işçilik hatası görmeniz mümkün. Örneğin bagaj bölmesinin yan duvar kaplamaları, araç yeniyken bile hareket ettiğinden pek sağlam görünmüyordu. Buradan Renault’nun kalite atağının mutlak olmadığı sonucu çıkarılabilir. Gösterge panelinden gelen bazı sesler de bu saptamayı destekliyor. Fazla bir sertlik sergileyen süspansiyon da eleştiri odaklarından biriydi. Enlemesine zemin yarıkları ve köprü bağlantı noktalarından alınan darbeler, aynen iç mekana yansıyor. Yuvarlanma konforu daha iyi olabilirmiş. Direksiyon da herkesin hoşuna gitmedi: Düz pozisyonda hassasiyet eksikliği yaşatıyor. Neyse ki bu tipik Renault zayıflığına çok rahat alışılıyor. Motor ise otomobilin en iyi özelliklerinden biriydi. 173 HP’lik 4 silindirli makine sessiz çalışıyor, homojen bir şekilde devirleniyor, ayrıca çok da tutumlu. Renault’nun 7 lt/100 km ile yetinebildiği iddiasını birçok meslektaşımız araştırdı ve test ölçümlerinde de benzer sonuçlara ulaşıldı. Yüksek torkun sağladığı fazla vites değiştirmeden kullanabilme avantajı ise birçok test sürücüsünün övgüsünü aldı. Test sonunda söküldüğünde alışılmadık aşınmalar görülmesi, bu başarılı motor için kötü bir sürpriz oldu. Biyel yatakları ve eksantrik millerinde görülen güçlü aşınma izleri henüz bir arıza habercisi olmasa da, aşınma seviyeleri alışılandan bayağı yüksekti. ~Silindir kapaklarındaki kılcal kırılmalar da alışılmış bir şey değildi. Ancak motor ısındığında kapandıklarından bu kırılmalar kompresyon sorunlarına neden olmuyor. Aslına bakılırsa motor, büyük ihtimalle 100 bin kilometre daha da yanabilecek bir durumdaydı. Turbonun sıcaklık sensörünün bozulması ise çok daha basit bir sorundu. Test sonundaki ayrıntılı araştırmanın sonucunu şöyle özetleyebiliriz: Yıldızlı olmasa da pekiyi! Bu haliyle Laguna, güvenilirlik istatistiklerine 23. sıradan girmeyi başardı.

Demontaj işlemi motorun zayıflıklarını ortaya çıkardı
Laguna’nın motorunda sorun çıkmasını kimse beklemiyordu. Çünkü güçlü motor uzun dönemde sadece olumlu notlara konu oldu ve yüksek puanlara imza attı. Hatta dinamometreye bağlandığında bile motor, çok iyi sonuçlar aldı: Hem emisyon hem de tüketim değerleri fabrika verileriyle neredeyse aynıydı. Renault’nun açıkladığından 2 kW daha az güç üretmesi ise basit bir ayrıntıydı. Tüketim (100 bin km ortalaması 8.7 lt) ve yağ eksiltme (sadece 2 lt) değerleri ise, olası bir motor arızası beklentisi için çok daha önemliydi. Ancak motordemonte edildiğinde biyel kollarında güçlü aşınmalar, eksantrik mili yataklarında derin kir birikimi ve 4 silindir kapağında da küçük çatlaklara rastlandı. Yoksa bu yaklaşan bir son muydu?Kesinlikle hayır. DEKRA uzmanı Günther Schiele’ye göre motor büyük ihtimalle çok uzun bir süre daha sorun çıkarmadan çalışacak durumdaydı. Biyel yatakları ise yakında sorun çıkarabilecek durumdaydı ve bu bir istisna değildi.~ Çünkü durumun farkında olan Renault, 2009 başından bu yana daha güçlü yataklar kullanıyor. Tamamen sökülen Laguna, bunun dışında önemli bir zayıflık göstermedi. Geniş yüzeyli zemin giydirmeleri kiri motor bölmesinden uzat tutmuştu. Birçok aygıt da buna paralel olarak temizdi ve paslanmamıştı. Egzoz sistemi de fabrikadan çıktığı haline çok yakındı. Şanzıman söküldüğünde ise tüm dişlilerin çok iyi durumda olduğu görüldü. Elektrik bağlantı noktaları da uzun dönem testini hiç sorun çıkarmadan atlatmayı başarmıştı. olduğunu söyledi

TAMİRATLAR
Eklem yuvasındaki gevşeklik ilk servis ziyaretinde ortaya çıktı.

25.896 km’de
Sol ön üçgen salıncak değiştirildi. Kaput sabitleme çubuğunun yuvası yenilendi.

57.117 km’de
Ön ve arka fren balataları yenilendi. Plastik sabitleyiciler çubuğun ağırlığına dayanamadı iki kez kırıldı.

82.143 km’de
Kaput sabitleme çubuğunun yuvası tekrar yenilendi.

99.450 km’de
Egzoz sıcaklık sensörü değiştirildi. Egzoz hararet sensörü test sonuna doğru bozuldu. ~Renault’nun cevapları
İşçilik zayıflıkları hakkında…

Seri üretimdeki işçilik kalitesi iki önlem paketi ile 2008’in mart ve ağustos aylarında optimize edildi.

Eksantrikler ve yataklarındaki aşınmalar hakkında…
Bu aşınmalar, farklı nedenlerden oluşan partiküller yüzünden meydana geliyor. Ancak eksantrik mili her şekilde fonksiyonelliğini koruyor ve aşınmaların müşterilere herhangi bir zararı yok.

Biyel kollarındaki şiddetli aşınmalar hakkında…

Eksantriklerdeki gibi burada da partikül sızıntısının neden olduğu aşınmalar görülüyor. Ancak bunların hidrodinamik yatağa herhangi bir zararı yok. Yaptığımız uzun dönem testlerinde yatakların işleyişine herhangi bir zarar vermeyen bu türden aşınmalara bizler de rastladık. Bagaj zeminindeki halı bazı noktalarda yerine tam oturmuyordu.

~SONUÇ
Renault doğru yolda

Renault için uzun dönem kalitesi, bugüne kadar karanlık bir bölgeydi. Uzun dönem testine konuk olan bir önceki Laguna, neredeyse zayıf not almış ve Fransız markanın imajına ağır bir darbe vurmuştu. Neyse ki Renault da bu durumun farkına vardı ve hatırı sayılır iyileştirmeler yaptı. Laguna Grandtour bunun en iyi kanıtlarından biri: 100 bin km testini başlangıçtaki iki sorun ve bozulan bir sensör dışında, iyi bir sonuçla bitirmeyi başardı. Renault’nun kalite atağının işe yaradığını söyleyebiliriz. Güncel Laguna görsel olarak öncüsüne göre daha sönük olabilir ama öncüsüne göre kesinlikle çok daha güvenilir. Motordaki aşınmalar ise,hala düzeltilecek bazı şeylerin olduğunu gösteriyor. Bunun dışında herşey çok iyi.


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.