Kaslı coupelerin sert rekabeti

Konuğumuz ilk haline sadık
bir BMW M3. Yani
bir coupe. Pist ise trafiğe
kapalı. Yani sadece bize
açık. Burada ESP’ler kapalı olarak
“azma” iznimiz var. Ancak
bunu tabi ki zevk için değil, iş
için yapıyoruz. Bir öneri: Her
M3 sahibinin, böyle bir oyun alanı
bulması şart. Çünkü normal
trafikte M3, keyif kapasitesinin
en fazla yarısını verebiliyor.

M3’ün hiddetini sadece böyle
bir mekanda serbest bırakabilirsiniz:
Motor ve egzozundan yayılan
müziğin, dans yeteneğinin,
dev ağzıyla virajları emişinin,
viraj dışındaki ön tekerleğinin
üzerine yığılmasının ve virajları
pergel hassasiyetiyle dönüşünün
keyfini ancak pistte çıkarabilirsiniz.
Ayağınızı gazdan çektiğiniz
anda otomobilin arkası
önüne geliveriyor, V8 motor ise,
lastik yakıp ortalığı dumana boğan
driftler atabileceğiniz gücü
her zaman kullanımınıza hazır
tutuyor. M3 sürücüsünden,
ayağını her zaman sağ pedala
gömmesini istiyor. Bu kadar
güçlü bir otomobilin bu kadar
dengeli olabilmesi kesinlikle birinci
sınıf bir macera yaşatıyor.

Mercedes mutfağının yakıcı
lezzetlerinden sorumlu olan
AMG’de, M3’e rakip olacak
bir model yoktu. Tabi bugüne
kadar! Çünkü artık C 63
AMG sahnede. M3’ün yaşam
alanına giren bu yeni coupenin
boyutları da dingil mesafesi de
neredeyse aynı. Ancak kaputun
altında turbo beslemeli bir
motor yerine, 6.2 lt ile oldukça
büyük bir atmosferik V8 görev
yapıyor. Mercedes’in V8’i canlı
ve yüksek devirli bir makine.
Bu özellikler de rakibiyle benzeşmesini
sağlıyor: İkisi
de soyları tükenmek üzere
olan devirli makineler sınıfına
ait. İkisinin de halefleri, turboyla
aşırı beslenen, çalışma
karakterlerini tüketimi optimize
etmenin belirlediği ve fazla
devir çevirmeleri engellenmiş
motorlara sahip olacak.

~Yüksek devirli atmosferik
motorlar yok oluyor

BMW bir tarafta aryalar söyleyip,
kimi zaman berrak tenora
kaçıyor ve bazen de bariton
seslere çıkarken, büyük hacimli
AMG sürekli derin tınılar çıkarıyor.
Dört adet egzozundan
ise bu sınıfın olmazsa olmazı
olan tok bas tonlar yayılıyor.
Rakibinden çok daha fazla olan
hacmi, AMG motorunun yüzde
50 fazla tork ve 457 HP ile 37
HP daha fazla güç üretmesini
sağlıyor.

Bu avantajlarıyla
AMG, artık M3’ün ensesinden
ayrılmamayı başarıyor.
M3’ün motoru yüksek devirlerde
(devir kesici 8300 d/d’de)
çığlıklar atarken AMG gayet
medeni bir rakam olan 5000
d/d’de kendisini rahat hissediyor
ve gerektiğinde 7200 d/d
çevirebiliyor. Ancak BMW’nin
motoru üst devirlerde kendisini
daha rahat hissediyor ve daha
canlı tepkiler veriyor.

AMG ise daha rahat bir sürüş
karakteri sergiliyor ama daha
hızlı olamıyor. Çünkü BMW’nin hem ağırlığı 163 kg daha hafif,
hem de daha kısa olan son dişli
oranı tork dezavantajını dengeliyor.
BMW’nin asıl avantajı ise
mükemmel çalışan çift debriyajlı
M şanzıman: Vitesler yıldırım
hızıyla değişiyor, farklı ayarlara
izin veriyor ve otomatik modda
da çok iyi bir performans sağlıyor.
Mercedes’in viteslerini ise
AMG’nin 7 ileri oranlı otomatik
şanzımanı kontrol ediyor.

Bu şanzıman da gayet iyi ama
bazen kafasına göre takılabiliyor
ve vites düşürmeleri her
zaman doğru anda yapamayabiliyor.

İki otomobilin arasındaki
karakter farklılıkları virajlarda
daha da belirgin hale geliyor.
BMW sürücüsünün komutlarını
harfiyen uygularken, Mercedes
biraz da başına buyruk bir karakter
sunuyor.

~Süspansiyon biraz daha fazla
salınıyor ve direksiyon hassasiyeti
de BMW’deki kadar yüksek
değil. Ön aksında BMW’ye
göre 120 kg daha fazla ağırlık
taşıyor olması nedeniyle C 63,
daha güçlü bir önden kayma
eğilimi sergiliyor ve limitler zorlandığında
arkasını bırakıyor.
Neyse ki bunlar, kolaylıkla düzeltilebilen
tepkiler olduğundan
önemli bir problem yaşatmıyor.
BMW’de ise bu tür düzeltmeleri
yapmak daha rahat.

M3 hala daha sportif

Testimize konuk olan M3’te,
19 inçlik jantları da içeren ve
bolca ayar imkanı (direksiyon,
amortisörler, motor kontrolü,
ESP…) veren “Competition” adlı
paket bulunuyor. Bu paket aracın
özelliklerini iyileştirirken,
fiyatını da hatırı sayılır derecede
yükseltiyor. Mercedes’te ise
böyle zengin seçenekler bulunmuyor.

Aslına bakılırsa ayarlı amortisörler
gayet avantajlı bir opsiyon
olabilirmiş.

Gerçek hayata doğru yaptığımız
yolculuk bunu kanıtlıyor:
Otoyol ve şehir dışı yollarda iki
otomobilin süspansiyonundan
da vuruntular geliyor. Ancak
BMW’nin rakibinden daha yüksek
olan sportifliği için konfordan,
gürültü dışında ödün
vermiyor olması şaşırtıcı bir
durum.

Peki ama tüm bunlar M3 için
mutlak bir galibiyet anlamına
mı geliyor? Kesinlikle hayır.
Çünkü bu, puanlara göre elde
edilmiş bir birincilik.

Neticede C 63 AMG de kendine
özgü yüksek bir çekiciliğe
sahip: Aşırı ataklığı ve saldırganlığıyla
kullanıcısını diken
üstünde hissettiren M3’ün karşısında,
rahat karakteri ve etkileyici
motor sesiyle bu AMG,
gayet ilginç bir seçenek olabilir.

~1. BMW M3 Coupe 300 PUAN

Kompakt spor coupelerin
geleneksel şampiyonu, unvanını
burada da korudu. Harika bir
V8, etkileyici sürüş dinamikleri
ve çılgın motor sesleri… Teste
konuk haliyle ise M3 aşırı
pahalıydı.


2. Mercedes C 63 AMG Coupe 282 PUAN

6.2 lt’lik motor yüksek hacmin
ne anlama geldiğini kanıtlıyor:
Mutlak güç. Çalışma sesleri de
bunu destekliyor. C 63’ün tek
eksiği, dinamizm konusunda M3
kadar mükemmel olamaması.
Fiyatı biraz daha makul.

Sonuç

Bir şey kesin: Birçok insan
bu yüksek devirli atmosferik
makineleri, yani safkan
sporcu motorları özleyecek.
Turbolar günümüzün trendi
olabilir. Güçlü de olabilirler.
Ancak karakter zayıflığı
yaşıyorlar. Sadece bu bile C
63 AMG’ye şapka çıkarmak
için yeterli. Hem de BMW’nin
sportifliğini ve motor teknolojilerinin
çekiciliğini yakalayamamasına
rağmen.
Neticede M3 hala çok özel
bir otomobil ve öyle kalmaya
da devam edecek.


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.