Bunların hangisiyle kaçmak isterdiniz?

Yeni SL, 170 km/s hız ile
viraja doğru uçuyor. Kırmız
beyaz viraj çizgileri
şimşek gibi çakıp duruyorlar. Akıl
“Frene bas” diye haykırıyor, “Freeeeennn”!..
Sağ ayak fren pedalının
dibine kadar basıyor ve Mercedes
hafifçe kaymaya başlıyor. Arka
planda bir ses “neden?” diye soruyor.
Cevap vermenin zamanı değil.
Viraj çok keskin, sert bir direksiyon
hareketi ve lastikler adeta ağlamaya
başlıyor. Viraj çıkışında tam gaza
oturunca SL’in arkası kopmaya
başlıyor… İşte budur! Nihayet SL
de yoldan çıktı. Sonuçta Mercedes
de bir robot değil.

İki koltuklu beyefendiyi yoldan
çıkarmak için ESP kapalı konumunda
iken epeyce sıkıştırmak zorunda
kalmıştık. Lüks gezinti teknesi aslında
pist ortamından hoşlanmaz,
daha çok sahil yollarında bulunmayı
tercih ediyor.
2012 yılı cabrio açısından tam bir
cennet: yeni SL, yeni 911 Cabrio,
yanında 2011 çıkışlı üstü açık BMW
650i ve her daim genç kalan Jaguar
XKR Cabrio.

Üstü açık otomobil kavramı cabrio
kelimesinin açılımını küçültüyor
aslında. Bir evden daha pahalıya
satılan metal parçalar, elektronik
sistemler ile donatılınca her ortamda
güvenle ilerliyorlar. Biz de
işte tam bu noktadan yola çıkarak,
test adayları arasında, yoldan çıkan
şampiyonu aramaya başlıyoruz. Bunu
başarabilecek miyiz? Açıkçası
şüphelerimiz var.

En heybetli sahne alışı yaklaşık
5 metrelik uzunluğu ile BMW yapıyor.
Porsche’den yarım metre kadar
daha büyük olan 650i, arka koltuk
sırasında iki acil koltuk daha bulunduruyor.
Daha samimi bir açıklama
ile biz onu 2+2 olarak adlandıralım.
BMW’nin bu cömertliğine karşın,
Jaguar ve Porsche sadece golf çantalarına
müsaade ederken, SL hiç
arka koltuk sunmuyor yani o tam
bir roadster.

~6 Serisi, söz konusu iç mekan
olduğunda derli toplu ve oldukça
şık bir yat kadar da konforlu. Siyah
beyaz derisi zarafeti temsil ediyor.
Üstü açık konumda ve rüzgarlığın
devreye alınmasıyla birlikte 120
km/s hızda dahi, iç mekanda bir
saç teli bile uçuşmuyor. Klima sistemi
ise cabrio modunu tanıyor.
BMW’nin orta konsolunda adeta
yarım bir ev sinema sistemi yer
alıyor. 10.2 inç büyüklüğüne sahip
ekran her düğmeyi açıklıyor. Tüm bu eğlenceli sistemleri kurcalamak
için daha çok zaman var. İpeksi bir
çalışma karakterine sahip V8 motor
uzaklarda bir yerde çalışırken, şanzıman
devasa gücünü sürücünün
parmaklarına adeta servis ediyor.

Konfor kralı 650i bizimle Continental
test pistine çıkmaktan çekindiğini
açıkça belli ediyor. İki tonluk
ağırlığa sahip bu dev otomobil virajlarda
aşırı yana yatma eğilimine
giriyor. Üstelik ESP müdahalelerini
yapmış olmasına rağmen, ön
tekerleklerden kaymaya başlıyor.
Lastiklerin yere tutunma sınırına
gelindiğinde elektronik sistem,
acımasız bir şekilde tekerleklere
aktarılan gücü, hiç aldırış etmeden
kesiyor. Kışkırtılan ağırlık dağılım
değişimleri sayesinde arka lastiklerinden
dumanlar tütüyor. Hayır,
6 Serisi sert bir şekilde arkadan
kopma için yaratılmamış. Bu tip
hareketlere öncelikle otomobilin
tarzı izin vermiyor.

Bu durum daha çok Jaguar’a
yakışıyor. Jaguar karşılaştırmamıza
kompresörlü motoruyla katılırken,
saygıyı hak eden 625 Nm’lik tork
değerini arka tekerleklere sertçe
aktarıyor. XKR Cabrio en güzel
driftleri artistik bir tarzda çıkartıyor.
Çok yumuşak direksiyon sistemine
sahip olmasına rağmen driftlerde,
arka tekerlekleri hafif ağırlık değişimleri
ile destekleyip otomobilin
kolay kontrol edilmesini sağlıyor.
XKR Cabrio’nun bu tarz driftlere
izin vermesinin, ancak ESP’nin
devre dışı bırakılması ile mümkün
olduğunu belirtmeliyiz. Sistem
devrede iken, 5.0 litrelik motorlu
İngiliz’in elektronik sistemleri, şasinin
en ufak oynamalarında, hemen
müdalaheye geçiyor.

~İngilizler, öne doğru açılan kaputun
altına yerleştirilen yaratığa
büyük saygı duyuyor olmalılar. Motorun
sahip olduğu 510 HP’lik güç
ile XKR’in 0-100 km/s hızlanması,
fabrika verilerinden bile (4.7 sn)
daha iyi. Opsiyonel olarak sunulan
hız paketi ile Jaguar’ı 280 km/s hıza
kadar çıkartmak mümkün. Vahşi
kedi gürlemeye başladığında, direksiyon
başındaki sürücünün bile
tüylerini diken diken edebilecek bir
etki bırakıyor.

Yetişkinler için sunulan bu oyuncağın
ilk karşılaştırmada ortaya
çıkan küçük kusurlarını ise hoş
görmek gerekir. XKR hafif bozuk
yolları SL’den çok daha iyi geçerken,
6 ileri vitesli otomatik şanzımanın
geçişleri daha yumuşak kalıyor. Test ortamında tüketmiş
olduğu 14.7 lt/100 km değerini ise
motorundan gelen etkileyici sese
sayıyoruz. İç mekanda ise insanı
rahatsız eden kalabalık bir düğme
grubu bulunmuyor. Buna karşın
canavarın kafesini farklı açılardan
açan üç farklı sürüş dinamiği arasında
tercih yapabilecek düğmeler
yer alıyor.

Porsche ise düğmeler için adeta
bir tribün yarattı: 911 Cabrio’nun
yukarı doğru yükselen orta konsolunda
klima düğmesi, amortisör
kontrolü, Sport ve Sport Plus düğmelerinin
yanında ESP ayarı, egzoz
düğmesi, spoyler vs derken artık
durmanın zamanı geldi.
Porsche, sporcu marka imajına
uygun olarak müşteri beklentilerini
karşılamak zorunda. İşte bu imajdan
yola çıkarak 911 Carrera S tam
bir sporcu robota dönüşüyor.

Carrera
S Cabrio standart olarak sunulan
amortisör ayar sistemi sayesinde
konforlu bir yolculuğa imza atarken,
200 km/s hızın üzerinde bile
çizgisine sadık kalarak ilerlemesini
biliyor. Dışı kumaş, içi ise plastikten
oluşan tavan sıkı bir şekilde otururken,
otoyol kullanımında biraz
gürültü çıkartıyor. Şehir içinde ise
tipik tente tavan havasında; yanımızda
bulunan kamyonun gürültüsü
iç mekana birebir geçiyor.

~En iyisi, tavanı ve etkili rüzgarlığı
açmak, böylece yüksek devirlere
çıkmayı seven arkadan konumlu 6
silindirli boxerin eşsiz motor sesini
dinleyerek Carrera senfonisinin
tadını çıkarmak. 911, cabrio karşılaştırmamıza
konuk olan araçlar
içerisinde tek spor otomobil: alçak
konumlandırılan koltukları, dar ve
ince yapısıyla BMW’ye oranla neredeyse
yarım ton kadar daha hafif.
Buna rağmen test konuğumuz vaat
edildiği kadar etkili bir diyet yapamamış.
Aksine 1598 kg boş ağırlığı
ile neredeyse bir önceki nesil kadar
ağır kaldı.

Peki gelişme yok mu? Bu düşünce,
balığın suya atladığı gibi
911’in Contidrom’a dalmasıyla birlikte
uçup gidiyor. Boxer motor
son noktayı 7400 d/d’de koyarken,
7 ileri oranlı otomatik şanzımanı
keskin viraja yaklaşılıp frene basıldığında,
vitesleri hızlı bir şekilde
düşürerek sürücüsünün beynini adeta alnına yapıştırıyor. Görünmez
bir yardımcı kuvvet, Porsche
sınırlarına ulaştığında elektroniği
devreye sokup müdahale ediyor.
Eski nesil 911’lerle bu tarz kullanım
için biraz cesaret ve beceriye ihtiyaç
duyuluyordu. ESP tamamen devre
dışı bırakıldığında ise test konuğumuzun
yumuşak karnını ortaya
çıkıyor. Arka aksa fazla ağırlık veren
tavan, bu Carrera’ya rahatsızlık
veriyor; 911 viraj öncesinde önden
kaymaya başlayıp hızlı bir şekilde
arkadan kayma eğilimine geçiyor.

911 buna karşın bu hali ile SL için
çıtayı yükseltiyor. SL viraj öncesi
arka kısmı ile hafif sendelemeye
başlıyor ve direksiyon sistemi sürekli
hafif müdahalelere ihtiyaç
duyuyor. Otomatik şanzıman ise
direksiyon üzerinde bulunan kulakçıklarla
müdahale edilmesinden
pek hoşlanmıyor. Buna karşın
ünlü motoru Mercedes’i pistte bile
yoldan çıkartıyor. Mercedes adeta
bir tork canavarı. Rölanti devrinin
biraz üstünde 700 Nm’yi kullanıma
sunup, ESP daha devreye girmeden
arka tekerlekleri zorlamaktan geri
kalmıyor.

~Hayret verici olan bir diğer husus
ise çift turboya sahip makinenin
ortalama 12.1 lt/100 km’lik tüketim değeri oldu. Düşük hız limitli
otoyol kullanımlarında bu değer
10 lt/100 km’nin altına dahi
iniyor. Bunun bir nedeni ise söz
verilen zayıflamanın gerçekleştirilmiş
olması. Testimize konuk
olan SL bir önceki nesline göre
tam 103 kg daha hafif bir yapıya
sahip. En azından ağırlık konusunda
Mercedes yoldan çıkmayı
başardı. Alüminyum karoserin
altında eski SL’in ruhu yer alıyor.

Geniş ev koltuğu kıvamındaki
koltuklar insanı şımartıyor. Metal
tavan ise uzun yolda konforu
artırırken, tente tavanın rahatsızlığı
yaşatmıyor. SL hayranları
ise bir önceki nesildeki entegre
kemerin yokluğunu hemen fark
edecektir. Havalandırma kapakları
ve kısa vites kolu Martı Kanat
SL’in sportif izlerini taşıyor.
Biraz daha devam edilseydi kapı
içlerindeki şemsiyelikte tam olmuş
olacaktı. SL’deki opsiyonel
listesi uzun: zarif elektrikli arka
rüzgarlık, ensedeki hava ızgarası
airscarf, panoramik tavan ve liste
böylece uzayıp gidiyor. Gerçi tüm
bu özellikleri SL’leri ile sahilde
dolaşan tüm müşterileri biliyor.

Zaten onlar da S Serisi’ndeki
konforu iki koltuklu üstü açık
otomobilde araken, kesinlikle
arkadan kopan bir kaçağı tercih
etmeyeceklerdir.

Keyif faktörü yerine kaçamağa çıkmak için en iyi arkadaş hangisi de denilebilirdi.
Porsche, sorgusuz. 911 bir lazer kadar hızla viraja dalarken, rakipleri daha
bunu düşünme aşamasındayken, o ağırlık transferlerini de gerçekleştirmiş oluyor.
Üstelik bunları yaparken çok da iyi bir görüntü vermesi de cabası. ~Tüm bunların
herkes tarafından biliniyor olması Porsche’nin bu keyfi sonuna kadar yaşatmasını
sağlıyor. Aynı durum Jaguar için de söz konusu. Hiçbir otomobil zarif İngiliz kadar
asil durmuyor. Sadece motorun çıkarmış olduğu ses bile 6 yıldızı hak ediyor. XKR
buna karşın kalabalığa girdiğinde dengesini kaybediyor. SL ise V8 motoru ile adeta
duvarları yıkarken, dingin bir tutum sergilemesine karşın birçok darbe almış hissi
uyandırıyor. BMW ise güç ve sesten yoksun bir biçimde geri planda kalarak zengin ve
lüks emeklilik günleri yaşatıyor adeta.

Sonuç

Asıl görev kaçakların kralını
Puanlamaya göre
otomobili bulduk: Mercedes
kategoride birinci
Maliyet hesapları
içine girince BMW
geçti. Dürüst olalım:
birbirlerinden farklı olan
muhteşem adayı, bu
kriterlerle değerlendirmek
aslında haksızlık.
koltuklu, SL metal
ışıldıyor. Porsche boxer
sahip iken Jaguar
ile boy gösteriyor.
Bunların her biri ile
dünyanın en uzak köşesine
kadar mutlu
şekilde kaçmayacak
birini tanıyor
musunuz?..


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.