Mercedes geride kaldı

Güncel MercedesC Serisi’nin yaşlı göründüğü
Hamburg’dan 1 saat mesafedeki
bu mekanın adı
Jeversen bölgesindeki Contidrome
test pisti.

Test kriterlerinde bagaj hacmi,
römork kapasitesi ve garantiler de
önemli tabi ki. Yani tüm bu kriterleri
değerlendirmelere dahil ediyoruz.
Eğer ilgilendiğimiz şeyler bunlarla
sınırlı olsaydı, bayilerden birer
prospektüs alıp bunların üzerindeki
rakamları karşılaştırmamız yeterli
olurdu. Ancak bizde durum tamamen
farklı: En iyi, iyi veya yeterli
arasındaki fark ancak pistte açığa
çıkıyor. 3.8 km’lik sürüş izlenimi
parkuruna da sahip olan Contidrom
da karşılaştırmalarda kullandığımız
pistlerden biri. Kompakt premium
sedanların sürüş özellikleri, dinamizm
ve kullanım rahatlığı konularındaki
farklılıklar pistte kesinlikle
daha belirgin hissediliyor.

1975’ten bu yana sınıfında dinamizm
çıtasının yüksekliğini belirleyen
3 Serisi, karşılaştırmamızda
bu ününü korumak zorunda. E30
kasa kodlu ikinci kuşak 3 Serisi, ilk
bebek Mercedes yani 190 ile aynı
yıl piyasaya çıkmıştı. O günden bu
yana, Mercedes’in sürekli daha dinamik,
BMW’nin ise daha konforlu
olma çabalarıyla dolu 30 yıl geçti.
Aynı durum, F30 koduyla anılan
yeni 3 Serisi için de geçerli. Uzunluktaki
9.3 cm ve dingil mesafesindeki
5 cm’lik artış yeni 3 Serisi’ni,
iç mekan genişliği konusunda eksiksiz
bir otomobil haline getirmeye
yetiyor. Konforlu dolgu malzemelerine
ve iyi şekillendirilmiş yapıya
sahip arka koltuklarda artık yetişkinler
de yeterli baş ve diz mesafeleri
bulabiliyor. Mercedes’in arka
koltuklarında ise yolcular, daha
kısa minderler ve daha dik sırtlıklar
nedeniyle kendilerini daha sıkışık
bir ortamdaymış gibi hissediyor.

~Pilot ve ön koltuk yolcularıysa
iki otomobilde de gayet rahatlar.
Ancak BMW’nin daha alçak oturma
pozisyonu, sürücü ve yolcunun
kendilerini araçla daha bütünleşmiş
hissetmelerini sağlıyor. Kokpite bakıldığında ise 3 Serisi’nin, 1, 5, 6 ve
7 serilerinden tanıdığımız tasarımı
devraldığı görülüyor. Bu güncel
tasarım, akılcı ergonomisi, başarılı
görüş özellikleri ve Mercedes’in
Comand sistemine göre çok daha
üstün olan iDrive sistemiyle beğeni
topluyor. Bunun dışında C Serisi’ni
kullanmak da BMW’deki kadar rahat
ve yardımcı sistemlerin direksiyon
üzerindeki “farklı” kontrol
mantığına çabucak alışılıyor.

Bagajla ilgili özelliklere bakıldığındaysa,
2 rakibin de yetersiz
yükleme kapasitesi sundukları görülüyor:
400 kg’ın biraz üzerindeki
(yolcular ve bagajdaki eşyalar dahil)
toplam ağırlık taşıma kapasitesi, bu
sınıftaki sedanlar için kesinlikle
kısıtlı.
Bu kadar teori yeterli. Sıra piste
çıkmaya geldi. Efficient-Dynamics
donanımlı diğer tüm BMW’ler gibi
320d’de de sadece gerektiğinde
güç üreten bir elektrikli hidrolik
pompası görev yapıyor. Sürücü direksiyonu
çevirdiği anda devreye
giren pompa, kısacık bir gecikmeye neden oluyor. Ancak bu durum,
uzun bir otoyol yolculuğundan
sonra biraz can sıkıcı olarak algılanabiliyor.

Şehir dışı yollar veya
Contidrom’un sürüş özellikleri
parkuru gibi bol virajlı yollardaysa
pompa hiç kapanmadığından bu
olumsuzluk ortadan kalkıyor ve 3
Serisi’ne çok hassas, direkt ve bolca
geri bildirimli direksiyon özellikleri
kazandırıyor. Opsiyonel adaptif
amortisörler konfor modunda çalışırken
bile otomobilde karoser
sallantıları oldukça az. Sport ve
Sport+ modlarında ise aracın yanal
dinamizmi daha da iyileşiyor.
Sürüşler sırasında sürücüye, arka
kısmı hafifçe kaydırma izni bile veriliyor:
Sport ve Sport+ modlarında
ESP (çok kademeli kapatılıp açılabiliyor)
arkadan kaymalara biraz
tolerans gösteriyor. Ancak burada,
arka kısmı kaydırabilmek için
aracın çok yüksek olan limitlerinin
oldukça zorlanması gerektiğini de
hatırlatmalıyız.

~İşte Mercedes tam da bu noktada,
neredeyse bir kuşak geride
kaldığını hissettiriyor. Tek başına
incelendiğinde C Serisi’nin de sürüş
özellikleri oldukça güvenli. Ancak
direkt karşılaştırma yapıldığında
3 Serisi, çok daha atak, direkt ve
keyifli bir otomobil olarak algılanıyor.
Başka bir deyişle 3 Serisi’nin
yanında C Serisi, biraz ağırkanlı ve
hassasiyetten biraz daha uzak kalıyor,
ESP daha toleranssız çalışıyor
ve belirgin önden kayma eğilimi
dinamizmi olumsuz etkiliyor. Diğer
taraftan parametrik-servo direksiyon
(opsiyonel) daha iyi çalışıyor.
Durum böyle olunca C Serisi, sınıfının
en güvenli sürüş özelliklerini
sunan otomobillerden biri haline
geliyor. Ancak BMW, konfordan öden
vermeden de daha fazla ataklık
sunabilmenin mümkün olduğunu
kanıtlıyor.

İşte bu özellik, yeni 3 Serisi’ndeki
en önemli gelişme olarak kabul
ediliyor. 18 inçlik Run-flat lastiklere
rağmen yuvarlanma konforu gayet
iyi ve süspansiyon hem uzun hem
de kısa zemin dalgalarını başarıyla
emiyor. Bu disiplinde C Serisi ile
aynı puanı almış olmasının nedeniyse,
rezervlerinin yüklü haldeyken
daha düşük olması: 4 yetişkinle
seyahat ederken süspansiyon,
bozuk zeminlerde vuruntu sesleri
çıkarmaya başlıyor.
Tam yüklü haldeyken de konfordan
ödün vermemesi, Mercedes’in
bu disiplini kazanmasını sağladı.
Çünkü motor konusunda BMW,
rakibini resmen deklase ediyor.
Mercedes’in OM651 kodlu çift turbolu
dizel motoru asla türünün
canlı, devirlenmeyi seven veya enerjik
örneklerinden biri olamadı.

~BMW’nin 2.0 lt’lik dizel motoru ise
tam tersi bir karakter sergiliyor: Çekiş
gücü daha yüksek, 136 kg daha
hafif olan 3 Serisi’ni çok daha iyi
hızlandırıyor, 5.4 lt ile rakibinden 1
lt daha az tüketiyor ve 8 ileri oranlı
otomatik şanzımanla mükemmel
bir uyum içinde çalışıyor. Spor otomatik
opsiyonunda ise şanzıman çok daha hızlı vites değiştirebiliyor
ve direksiyonun ardındaki kollarla
manuel olarak da kullanılabiliyor. Ne
yazık ki 8 adet ileri vites, manuel kullanım
için biraz fazla kalıyor. Ayrıca
otomatik moddaki vites değişimleri,
manuel kullanıma gerek bırakmayacak
kadar doğru, yumuşak ve hızlı.

BMW’nin otomatik şanzımanı sportifliği
ve konforu aynı anda sunabilirken,
Mercedes’in 7G-tronic şanzımanı
rahatlığı öne çıkarıyor: Vites geçişleri
yumuşak ve her türlü stresten veya
aceleden uzak. Sürücü vitesleri manuel
olarak değiştirmek istediğinden
ise şanzıman, komutları ince eleyip
sık dokuyor ve vitesi gecikmeli olarak
seçiyor.

Tüm bunların birer ayrıntı olduğunu
mu düşünüyorsunuz? Kesinlikle
değil. Belki C 220 CDI ve 320d türlerinin
en iyi otomobilleri arasında
kabul ediliyor ama bu sınıf, lideri
detayların belirlediği bir lig. Yani daha
iyisi mümkünse, sadece iyi olmak
yeterli olmuyor. Ayrıca 3 Serisi’nin
C Serisi’nden gerçekte ne kadar iyi
olduğunu hiçbir prospektüste ya da
broşürde bulamazsınız.

~Teknik açıklama

Gerçek zamanlı trafik durumu bildirimi
Şu andaki trafik durumu raporlarının
problemi yeterince güncel olamamaları;
polis radyo istasyonlarına bilgi geçip, bu
bilgiler bülten olarak yayına konulana kadar
çok fazla zaman geçiyor ve haberler güncelliklerini
yitirmiş oluyor. Navigasyon sistemleri
ise buna rağmen alternatif rotalar
oluşturmaya çalıştığından, bu tür sistemlere
sahip sürücüler kendilerini başka sıkışıklıkların
içinde buluyor. RTTI (Real-Time Traffic
Information: Gerçek Zamanlı Trafik Bilgileri)
ise farklı bir şekilde çalışıyor: Taksiler, ticari
araç filoları ve otomobillerde bulunan mobil
telefonlar, anlık durumlarını bir bilgisayara
gönderiyor. Bilgisayar ise bu bilgiler eşliğinde
trafiğin anlık durumunu ölçebiliyor.
Ardından sistem, bu bilgileri her 3 dakikada
bir güncelleyerek navigasyon sistemlerine
gönderiyor. Böylece navigasyon sistemleri
daha etkili alternatif rotalar oluşturabiliyor.
BMW 3 Serisi’nde bu sistem Navi Professional
adıyla opsiyonel olarak sunuluyor.
Ancak araçta cep telefonu ön hazırlığı ve
BMW Assist sistemi de bulunmalı.
Sıkışıklıklar ekranda kırmızı renkle
belirtiliyor. Yeşil ise yol açık anlamına geliyor.

~KEYİF FAKTÖRÜ

Bu sınıftaki yarışta ne kadar hızlı olduğun değil, arkandakinin kim
olduğu önemli. Tamam, iki otomobilin de seviyesi oldukça yüksek ama yeni
nesliyle BMW, Mercedes’e hiç şans tanımıyor. Bu başarının anahtarıysa
daha güncel bir görünüm, daha verimli enerjik bir motor ve çok daha
dinamik sürüş özellikleri. Gerçekten de Mercedes, sadece konfor konusunda
öne çıkabiliyor. Neticede C Serisi, rahat ve stresten uzak uzun yolculuklar
için ideal bir otomobil. Yeni 3 Serisi ile direkt karşılaştırıldığındaysa
C Serisi, biraz barok kalıyor. Izgarasında büyük bir Mercedes Yıldızı
barındıran sportiflik iddiasındaki Avantgarde paketi ise, sportiflikten çok
görsel şıklığa hizmet ediyor. Ancak bunun imaja olumsuz bir etkisi yokmuş
gibi görünüyor. Belki de bir Mercedes her zaman bir Mercedes’tir ama
buradaki daha çekici seçenek kesinlikle yeni BMW 3 Serisi.


Sonuç


Serisi’nin artık küçük bir 5 Serisi olduğu söyleniyor. Bu doğru, ancak önceki tüm
kuşaklarda da durum böyleydi zaten. Neticede her yeni 3 Serisi gibi
bu konuğumuz da gelmiş geçmiş en iyi 3 Serisi unvanını hak ediyor.
Artık iç mekanı daha geniş ve sportiflikten de ödün vermiyor. C
Serisi ise artık Mercedes’in, BMW’nin bir kuşak gerisinde kaldığını
hissettiriyor. Tamam, konfor konusunda biraz daha iyi olabilir,
ancak iç mekan genişliği, sürüş özellikleri ve motor konularında
bir sonraki kuşağın ilerlemeler kaydetmesi şart


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.