Teknoloji diyete girdi

Eskiden otomobil kullanıcıları
arasında “oturaklı otomobil” veya
“ağır kasa” gibi kavramlar vardı.
Bunların tam olarak ne anlama
geldiği pek bilinmese bile, halk
arasındaki yaygın kanı, büyük ve
ağır araçların daha güvenli olduğu
ve daha iyi yol tuttuğu yönündeydi;
otomobil ne kadar ağırsa,
sağlamlık vasıfları da o oranda fazlaydı.
Belki bu önyargılar, ülkemizde
Amerikan menşeli otomobillerin
yoğun olarak bulunduğu
dönemden kalma ama yakın zaman
öncesine kadar yaygın inanış
böyleydi.

Ağırlıklar diyete girdi

İşin gerçek boyutu ise farklıydı.
Kullanıcıların otomobillerden beklentileri
her konuda arttıkça, otomobillerin
ağırlıkları da her yeni
nesille birlikte artmaya başladı. Artan
güvenlik beklentileri, araçlarda
daha mukavemetli gövde elemanlarının
kullanılmasına yol açtı.
Konfor beklentileriyse, elektrikli
cam motorları, klimalar, artan izolasyonlar
gibi donanımlar
neticesinde
ağırlığın artmasına sebep
oldu. Kullanıcıların
konfor beklentilerinden
bir diğeri ise yaşam
alanı içerisinde
sunulan boyutlar. Her
yeni nesilde otomobillerin
boyutları arttı, bugün
artık kompakt sınıfta
bile boyutlar 4.5
m sınırını aşmış durumda,
üst sınıflardaysa
5 metreye çoktan
ulaştı, garajlardaki
park alanları bu yeni
trende ayak uydurmakta
zorlanıyor. Artan
boyutlarsa ağırlığın
artmasındaki bir başka
etmen. Öte yandan son
zamanlarda popüler
olan bir diğer beklenti
ise çevreci yönde
yani otomobillerin atmosfere
yaptığı salınımı azaltmak
ve yakıt tüketimlerini düşürmek.
Oysa ağırlık artışıyla yakıt tüketiminin
düşürülmesi taban tabana
zıt unsurlar.

Otomobil filosundaki ürünlerin
CO2 salınımı son 13 yılda yüzde
30 oranında düşüren BMW, bu
iyileştirmeyi Efficient Dynamics
felsefesi çatısı altında geliştiriyor.
CO2 salınımlarının ve yakıt tüketimlerinin
düşürülmesinin bir bacağını
da yeni modellerde kullanılan
hafifletilmiş yapı oluşturuyor.
BMW mühendisleri, otomobilin
güvenlik yapısını zarara uğratmadan
hatta bu yapıyı daha da sağlamlaştırarak
diğer taraftan da
ağırlık tasarrufu sağlıyor ve tüm
bunları da endüstriyel ölçekte üretilebilecek
ekonomide malzemelerden
seçiyorlar. Kullanılan alternatif
malzemeler arasında kompozit
yapılar, alaşım materyaller ve
çeşitli geri dönüştürülmüş elemanlar
yer alıyor.

Ağırlık tasarrufu


Mühendisler sadece sağlamlığı
değil, dayanımı da hesaplamak
zorundalar. Kullanılan alternatif
malzemeler, otomobilin ömrü boyunca
ilk günkü kaliteyle hizmet
edebilmeli. Tek tek parçalardan
sağlanan tasarruf göze pek fazla
görünmese de, otomobilin bütünü
düşünüldüğünde, yapılan ağırlık
tasarrufu kayda değer boyutlara
ulaşıyor. Örneğin yeni BMW 5 Serisi’nde
kullanılan alüminyum kapılar
toplamda 23 kg’lık tasarruf
sağlıyor. Öte yandan motorun hareketli
parçalarında yapılan hafifleştirmeyse,
yaşam kabinine yansıyan
gürültüyü azaltmada da etkili
oluyor. Ayrıca fren, süspansiyon
gibi şasi aksamlarında da
önemli ağırlık tasarrufu yapılabiliyor.
Örneğin direksiyon kutusu
kovanında magnezyum kullanımı
2 kg’lık, plastik pedal takımı
kullanımıysa 1.5 kg’lık hafifleme
sağlıyor. Bu bölümde sağlanan
toplam ağırlık tasarrufuysa 20 kg’a
kadar ulaşıyor. Tüm bu hafifletme
çalışmaları, BMW’nin CO2 seviyesini
düşürme hedefine ulaşmak
için kullandığı yöntemlerden sadece
biri. İşin diğer tarafındaysa
yeni motor ve şanzımanlar, hibrid
ve elektrikli çekiş teknolojileri yer
alıyor. BMW’nin bu alandaki yeni
teknolojilerini de önümüzdeki haftalarda
inceleyeceğiz.


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.