Dünya dayanıklılık yarışlarının en ünlüsü, en prestijlisi, belki de en zorlusu olan Le Mans 24 saat’i Exxon-Mobil’in davetlisi olarak takip ettik. Mobil 1 sentetik motor yağının da 50’nci yılına denk gelen 2024’te, Exxon-Mobil, Hypercar kategorisinde 4 farklı takıma motor yağı sağlıyor; Bu takımlar Penske Porsche, Cadillac, Toyota Gazoo Racing ve Team Jota. Biz de bu takımların garajlarını ziyaret ettik, takım mekaniklerinin çalışmalarını inceledik, takım direktörleri ve pilotları ile röportajlar yaptık, ayrıca tüm yarışı hem Paddock alanından, hem de önemli virajlardan olan Mulsanne düzlüğünün orta yerindeki yeni şikanlardan ve Indianapolis virajindan takip ettik, görüntüler aldık.
Yazan: Hırant Kasapoğlu
15 Haziran Cumartesi günü, akşam üstü saat 16:00’da start alan yarış, bir gün sonra, Pazar günü yine aynı saatte sona erdi. Finiş çizgisini Ferrari AF Corse takımının 50 nolu aracı ilk sırada geçti. Hemen arkasından ise Toyota Gazoo Racing’in 7 kapı nolu aracı 24 saatlik yarışı ikinci sırada bitirdi. Mobil 1’in yağ tedarik ettiği Hypercar araçlardan 7’si genel klasmanda ilk 10 arasında yer alarak dayanıklılıklarını kanıtladılar. Aralıklı yağış altında gerçekleşen ve güvenlik aracının 5 saat boyunca pistte kaldığı yarışta, 3 farklı kategoride start alan 62 araçtan sadece 47’si finiş çizgisine ulaşabildi.
WEC Dünya Dayanıklılık Şampiyonası serisinin bir sonraki yarışı ise 13 Temmuz’da Brezilya’nın Sao Paolo kentinde gerçekleşecek olan 6 saatlik Rolex Sao Paolo yarışı. Yazının hazırlandığı an itibariyle, Toyota Gazoo Racing’in 7 nolu aracı 1.23.140 ile pole pozisyonunda start alacak.
ASIRLIK YARIŞ KLASİĞİ, LE MANS
Kısaca bir Le Mans tarihçesine bakalım; Motorsporlarındaki en köklü, geleneksel yarışlardan biri Le Mans. İlk olarak 1923’de düzenlenmiş, yani 100 yılı aşkın bir tarihe sahip. İkinci dünya savaşı döneminde yarış yapılamamış, savaş sonrasında ise yeniden düzenlenmeye başlanmış. Bu yıl 92’ncisi düzenlenen Le Mans, kendi yarattığı atmosferin içerisinde, zamanla dünyanın başka köşelerinde, rakip dayanıklılık yarışlarının da oluşmasına öncülük etmiş. FIA son dönemde, dayanıklılık yarışları serisi için özel bir şampiyona oluşturdu. WEC (World Endurance Championship) olarak adlandırılan Dünya Dayanıklılık Yarışları Şampiyonası toplam 8 yarıştan oluşuyor. Le Mans ise şampiyonanın 4’ncü yarışı ve 24 saatlik süresiyle en uzunu. Diğer yarışlar arasında 6 saat, 12 saat süren örnekler de var ama 24 saat, sadece Le Mans’a ait bir özellik olarak bırakılmış.
Tüm otomobil markaları ve yarışçıları için Le Mans’ta yarışmak bir prestij olmaya başlamış. Alman üreticilerden Mercedes ve Porsche Sebring, Daytona ve Indianapolis yarışlarına giderken, Ford, Cadillac gibi Amerikan markaları da Avrupa’da zafer kazanmak için Le Mans’a gelmişler. Holywood yıldızlarından Steve McQueen de bir dönem Le Mans’ın cazibesine kapılanlar arasındaymış.
GÜNÜMÜZDE DAYANIKLILIK YARIŞLARI
Le Mans’ın 100 yıllık tarihinden günümüze dönüş yapalım. Le Mans’ın WEC şampiyonasındaki en önemli ayaklardan biri olduğundan bahsetmiştik. Le Mans’ın düzenlendiği Sarthe pisti de 16,3 km’lik uzunluğu ile şampiyonanın en uzun pisti. Pistte 38 tane viraj var. En hızlı düzlük olan Mulsanne’da daha önceki senelerde araçlar 410 km/s hıza kadar ulaşıyordu ancak FIA, yarış güvenliği gerekçesiyle bu düzlüğe iki tane şikan ilave ederek bu düzlükteki hızları yavaşlattı. Yine de araçlar, Le Mans’ta 340 km/s hızlara ulaşabiliyor. Yarış pilotlarının da en sevdikleri pistlerden biri Le Mans imiş, çünkü geniş pist, hızlı araçların yavaş araçları geçebilmesi için oldukça müsait. Ayrıca uzun ve hızlı düzlükler de yarışçıların sevdikleri özellikler. Bu serideki araçların manevra kabiliyeti fazla olmadığı için, dar ve keskin virajlı, yavaş pistler fazla sevilmiyor.
WEC şampiyonasında 3 farklı araç kategorisi yer alıyor. Serinin zirvesinde Hypercar ismi verilen, en güçlü, prototip araçlar var. Sanırız WEC’in en prestijli kategorisi Hypercar çünkü fabrika takımları, hem kendileri burada yer alıyor, hem de müşteri tipi yarış takımlarına araç tedariki de yapıyor. Hypercar’ların hemen bir altında ise LMP2 kategorisi var. LMP2 araçları, şampiyonanın sadece Le Mans ayağında yarışıyor. Bu kategorideki araçlar birebir aynı, hepsi Oreca tarafından geliştirilen Oreca 07-Gibson modeli prototip araçlar ve aslında kendi aralarında, tek marka kupası tadında yarışıyorlar, sadece yarış ekipleri farklı. LMP2’ler de aslında prototip görünümünde ama güçleri, Hypercar’ların altında kalıyor. Serinin üçüncü kategorisi ise LMGT3. Hem görünüm, hem de teknik olarak, standart GT3 üretimi otomobillere en yakın olan bu seride, günlük hayatta caddelerde görebileceğimiz Porsche 911 GT3, BMW M4, Ferrari 296, McLaren 720S, Aston Martin Vantage gibi otomobillerin, WEC regülasyonlarına uygun olarak hazırlanmış versiyonları yarışıyor. Bu kategoride bir Türk pilotu Salih Yoluç da, JMW Motorsport takımının Ferrari’sini kullanan 3 pilottan biri oldu. Yarışın başlarında kendi kategorisinde ilk üç arasında yer alan hatta uzun süre lider pozisyonda giden JMW takımı, gece geçilen turlarda, Ferrari’de yaşanan yakıt pompası sorunu nedeniyle yarışı tamamlayamadı ama yarışta kaldığı süre boyunca bizlere heyecanlı anlar yaşattı.
Hypercar kategorisinde araçlarda, birkaç sene önce, FIA’nın sürdürülebilirlik yaklaşımı gereğince, hibrid sistemlere geçiş yapılmış. Hibrid teknolojisi, 60 km/s’ten düşük hızlarda aracın sadece elektrik gücüyle ilerlemesini zorunlu kılıyor. Bu ise ilk start anında ve pite giriş ve çıkışlarda aracın, elektrik enerjisinin gücüyle ilerlemesine sebep oluyor.
24 saatlik Le Mans dayanıklılık yarışları, sadece araçların değil, bir yarış takımının tüm parçalarının dayanıklılığının test edildiği, dayanma gücünün limitlerinin zorlandığı bir yarış serisi. Özellikle de pilotlar, bu zorlu yarışı tamamlayabilmek için çok iyi kondisyonda olmak zorunda. Her bir aracı 3 pilot, 24 saat boyunca dönüşümlü olarak kullanıyor. Kabin içerisinde aşırı ısı oluşumunu engellemek için havalandırma sistemi var. Ayrıca sürücülerin su kaybına karşı koyabilmek için yanlarında taşıdıkları ve pipetle içtikleri sıvı sistemleri var.
Takımların yarış stratejisine bağlı olarak, Hypercar araçlar yaklaşık her 13 turda bir ya da her 45 dk’da bir kez yakıt ikmali için pite giriyor. Lastik değişimleri ise hava şartlarına ve lastik aşınma durumuna göre değişim gösteriyor. Hypercar kategorisinde tek lastik tedarikçisi Michelin. Soft, Medium, Hard hamur seçeneklerinin dışında oluklu yağmur lastikleri de var. Lastikler yakıt ikmalinden bağımsız, her an değiştirilebilir. Hava tahminleri dakika bazında kontrol edilip lastik seçimine karar veriliyor. Takım stratejisine göre her 2 veya 3 pit stopta bir, sürücü değişimi yapılıyor. FIA kurallarına göre bir sürücü kesintisiz olarak 3 saatten fazla, araç kullanamıyor. Sürücüler kendi vücutlarına göre kalıbı çıkartılmış minderleriyle, sürücü koltuğuna geçiyor, böylece tekrar ayar için zaman kaybetmeksizin, her sürücü kendi ayarını yapabilmiş oluyor. Yarış temposunda 2 saat boyunca aracı kullanmış sürücü için böylelikle yaklaşık 4 saatlik bir dinlenme mola süresi başlıyor. Sürücüleri bu sürede dinlendirip 4 saat sonraki sürüşe zinde hazırlamak için fizik masajı yapılıyor, ayrıca kendilerine ait odalarda uyuyabiliyorlar.
HYPERPOLE
WEC Serisi için FIA, geçtiğimiz yıllarda Hyperpole uygulamasına geçti. Toplamda 62 otomobilin start aldığı seride böylece, sıralama turlarında her kategorinin en hızlı 8 aracı Hyperpole için tekrar sıralama turlarına katılabildi. Bu yılki Le Mans’da Hyperpole’de, Penske Porsche Motorsport takımının 6 kapı nolu aracı ilk sırada start aldı.
YARIŞ GÜNÜ
Le Mans’da yarış, geleneksel olarak Cumartesi öğleden sonra saat 16:00’da start alıyor ve bir gün sonra, Pazar öğleden sonra saat 16:00’da sona eriyor. 1969’a kadar start şöyle yapılıyordu; araçlar grid pozisyonunda diziliyor, yarış hakeminin silah atışıyla birlikte pilotlar koşarak araçlarının içerisine giriyor, aracı çalıştırıp yarışa başlıyordu. Modern zamanlarda ise bu gelenek terkedildi, mevcut araç tasarımlarında zaten pilotun kendi başına araç içine girip, emniyet kemerini tek başına bağlayıp araç kapısını kapatması mümkün değil. Bunun yerine pilotlar araç içerisinde hazır hale geliyor. Grid boşaltılıyor, araç harici kimse pistte kalmıyor. Hakemin, “motorlarınızı çalıştırın” ikazı ile motorlar çalışıyor ve daha sonra yarış işaretiyle birlikte araçlar start alıyor. Hibrit sistemden dolayı ilk başta bir sessizlik yaşansa da ardından fırtına gürültüsü ortalığı kasıp kavuruyor. Bu yıl Le Mans’da startı ise Fransız futbolcu Zidane verdi, bir dönemin yıldız futbolcusunun “Gentleman, Start your engines” sözleriyle araçlar hareket etti. Sadece kadınlardan oluşan Iron Dames takımının ilk pilotu, kadın sürücü Belçikalı Sarah Bovy de bu ikaza uyarak GT3 Lamborghini Huracan’ının motorunu çalıştırdı. Belki de gelecek yıllarda bu geleneksel söz de “Ladies and Gentleman, Start your engines” diye dönüşüm geçirir.
Yorum yazın