Geleceğin Alpine’i mi?

Ön cam avcı uçaklarının kokpitleri gibi yanlara doğru uzanıyor, alçak tavan ise başınızı iyice kısarak oturmanıza neden oluyor. Ayrıca 40 km/s ile ilerlerken bu Fransız, birçok otomobilin 140 km/s’de çıkardığı kadar gürültü çıkarıyor. Hayır, sü-rüş keyfi böyle bir şey değil ama hiçbir otomobili kullanmak Dezir’in direksiyonunda olmak kadar çekici de değil. Renault’un Paris Otomobil Fuarı’nda tanıttığı bu konsept otomobil, adının hakkını sonuna kadar veriyor. Çünkü Dezir’in okunuşu, Fransızcadaki “Desir” yani “arzu” kelimesine çok yakın. Gerçekten de bu coupe, birçok farklı şekilde arzu veya tutku yaşatıyor. Önce arzuyu ele alalım: Daha fazla Renault modeli böyle görünmeli. Fransız markanın yeni dizayn şefi Laurens van den Acker bunu başarmış gibi görünüyor. Acker’in bu ilk hareketli eseri, keyif kelimesini bir adım daha ileri götürüyor. Dezir’in diğer bir mesajı ise, reklamlarında “Createur d’Automobiles” yani “otomobiller yaratır” sloganını kullanan markanın, artık Laguna, Megane veya Twingo gibi saca bürünmüş sıkıcılık abidelerinden kurtulacağı. Yeni dizayn şefinin başkanlığındaki ekip, Dezir ile artık yeniden cesaret göstereceklerinin işaretini veriyor. Renault şov otomobillerinin tasarımından sorumlu olan Axel Breun’unda benzer bir açıklaması var: “Bir Renault fonksiyonel yerine duygusal görünmeli.” ~Bunun ilk sonucunu 2012 sonunda yeni Clio’da görebileceğiz. Aslına bakılırsa Dezir, yeni Clio’nun nasıl görünebileceği hakkında da ufak tefek ipuçları veriyor. Axel Breun ile bunun izlerini araştıralım: “Marka amblemi olan eş kenar dörtgen daha büyük ve daha heybetli. Yeni marka yüzü öndeki karanlık bölgede fark ediliyor.” Sadece 4.22 m uzunluğa sahip konsept otomobilde tasarımcılar, normalde İtalyan şov otomobillerinden alışık olduğumuz anahtar unsurlara yer vermişler: Çıkıntılı çamurluklar, yukarı doğru açılan kapılar (iki yönde de farklı yöne), arka kısımda katmanlardan oluşturulmuş bir yapı, döşemelerde iplik bükümleriyle yapılmış baklava desenleri… İç mekan bir şekilde rahat bir kozayla uzay gemisi arasında gidip geliyor.

Sadece 830 kg’lık ağırlık çok şey vaat ediyor
Bu tür görsel şov unsurlarında eskiden, 300 HP ve üzeri motorlar kullanılırdı. Bugünse çekici konseptlerin çoğunda, elektrik motorları görev yapıyor ve Fransız Dezir de buna bir istisna olmuyor. Ancak Renault, elektrik motorunda da “farklı” olduğunu gösteriyor. Aslına bakılırsa Renault’nun sistemi hiç de gerçekten uzak bir bilim-kurgu unsuru değil: 100kW’lık elektrik motorunu mühendisler, önümüzdeki yıl piyasaya çıkacak olan elektrikli Fluence’dan almışlar ama bunu 24 kWh’lık Avrupa çapında iddialı bir kapasiteye sahip bir lityum-iyon aküyle kombine etmişler. ~Aracın üretim tekniği de aşırı modern ama seri üretimden fazla uzak değil: Kevlar karoser, Megane Trophy’den alınan bir şasinin üzerine yerleştirilmiş. Bu minimalist yapı aracın ağırlığını 830 kg’a düşürerek etkileyici performans rakamlarını garanti ediyor: 5 saniyelik 0-100 km/s hızlanma süresi ve 180 km/s’lik maksimum hız. Tabi ki bunların hepsi teorik rakamlar. Çünkü birçok konseptte olduğu gibi Dezir’in de maksimum hızı ilk deneme sürüşünde 40 km/s’de sınırlandırılmıştı. Bunun nedeni ise, vanden Acker’in bu milyonlarca Euro değerindeki eserini tehlikelerden uzak tutarak mümkün olduğunca fazla yerde boy gösterebilmesini garanti etmek. Dezir’in tutkulu özellikleri bu kadarla sınırlı değil: Güçlü bir görünüm sağlayan kamburu, insanın içine işleyen yapısı… Acaba yeni Alpine’den de mi bir şeyler görüyoruz? Axel Breunda bunu destekler bir yorum yapıyor: “Biz tasarımcılar, bu spor otomobil markasının geri dönmesini isteriz.” Tasarım ekibi gerçekten de pazarlamacılarla konuşup onları etkilemeye çalışmışlar ve tabi ki pek de iyi tepkiler almamışlar: Çok pahalı, çok riskli, çok sıra dışı… Ancak Dieppeli Alpine’nin ürettiği otomobillerin Monte Carlo Rallisi’nde Porsche’leri geride bıraktığı günler herkesin aklında. Audi ve Peugeot’nun kendi yarış ikonlarını yeniden canlandırdığı bugünler, Alpine için de doğru zaman olabilir. ~Axel Breun’a göre Renault, bu otomobili küçük seri halinde ve elektrikli motorlu olarak pekala üretebilir. 50 bin Euro’nun altında satılabilecek elektrikli ve yepyeni bir Alpine… Bu fikir çevre bilincine sahip otomobil meraklılarını kesinlikle heyecanlandıracaktır. Planlamacılar seri üretimden vazgeçseler bile Renault, elektrikli otomobillerden oluşturulacak yepyeni bir alternatif yarış serisi de yaratabilir. Yeni Alpine’in 2012 yılında hazır olmasının önünde herhangi bir engel de yok. Ne demiştik: “Dezir insanda arzu uyandırıyor.”

SONUÇ
Bu konsept, seri üretime çok uzak bir hayal ürünü değil, gerçek bir haberci: Tasarımıyla geleceğin Renault modelleri hakkında bilgi verirken, konseptiyle Renault’nun elektrikli otomobil konusundaki ciddiyetini kanıtlıyor. Bir diğer müjde ise Alpine’in dönüşü olabilir ve bu efsanevi markanın geri dönüşü, Renault’nun imajını iyileştirebilir.


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.