Akdeniz’de Alman senfonisi

Audi’nin A7 Sportback modelinin tanıtımı bu güzel adada yapıldı. Otomotiv sektöründe, teknolojinin ulaştığı noktayı görmek beni çok etkiledi. Roma üzerinden aktarmalı olarak Sardunya’ya giderken Napolyon aklıma geldi. Neden geldiğini de çözemedim. Adamın doğum yeri, Korsika Adası, yani Sardunya’nın hemen altında ve küçük olanı.

Akdeniz’in tam göbeğinde
Napolyon ile Sardunya’nın ilişkisi ise, Mısır seferine giderken burada kalarak donanmasının bakımını yaptırmasından ibaret. Daha önce de İtalya’da, denizi geçip kendisine meydan okuyan Sardunya ordusunu perişan etmiş. Kendisine o dönem İngiliz donanmasının dışında zaten kafa tutan yoktu. Esas amacı Malta’yı ele geçirmek olan Napolyon, sadece üç adamını kaybederek, adayı Hospitailler Şövalyeleri’nin elinden almış. Yani Adamlar, gerçekten Napolyon’a misafirperverlik göstermiş. Napolyon’un donanma ile geldiği Sardunya’ya, geçen hafta Almanlar, Audilerle gelmişti.Yüzlerce, rengarenk ve çeşitli motor güçlerine sahip yeni modelleriyle… Audi A7 Sportback’den bahsediyorum. Aracın basın tanıtımı için Sardunya seçilmişti. Benim gibiler için tam bir ikilemdi. Adanın Tanrı vergisi muhteşem güzellikleri mi, Almanların Audi şaheserini mi inceleyecektim? Ada’nın güzellikleri bana kalsın, A7’yi anlatmaya çalışayım. ~Önden bakıyorsun, müthiş bir makam aracı, arkaya geçiyorsun, birden sporlaşan bir gövde. İçine girdiğinizde, benim gibi sürati sevmeyen donanım meraklısı biri için tek kelimeyle kusursuz. Oradaki meslektaşlarıma da söyledim: Bir de gardırop olsa, uzun süre içinde yaşarım. İçini, yani donanımını tam anlamıyla, hakkını vererek keşfetmek isteyenlerin en az iki günlerini, A7’nin içinde geçirmeleri gerekir. Ben size direkt olarak gördüklerimi, dokunduklarımı yazmaya çalışıyorum. Ön konsoldaki kocaman multimedya ekranına gözüm hemen kilitlendi. Koray Muratoğlu, yarışçı özelliğinden dolayı direksiyonda, ben de, sağ tarafta, bir gözüm, müthiş Akdeniz koylarında, diğeri aracın detaylarında, A 7 ile ilk tanışmanın keyfini çıkardık. MMI sisteminin açılış düğmesine dokunulduğu anda, ön konsolun sağ ve solundan yükselen Bang&Olufsen hoparlörleri görünce manzara  izlemeyi de bırakmak zorunda kaldım. Ben bu tasarım zirvesi ürünlere bakarken, Koray, sürerken keşfettiği, teknik özellikleri bana anlatıyordu.   Bir ara fazla dalmışız aracın güzelliklerine, bir uyarı sesi ve fren dokunuşuyla kendimize geldik. On metre kadar önümüzde bir araç, aniden yola çıkmıştı. Koray: “Ben frene basmadım. Kendi yaptı” dedi. Nasıl yani durumlarına erken girmeye başladım. A7, bizim sürücülüğümüzü pek ciddiye almamış ve otomatik pilotu devreye sokmuştu sanki. Espri yapmıyorum.~ Gerçek bu. Hassas sensörler, bir an için gözünüzü yoldan ayırdığınızda, devreye giriyor, önünüze çıkan her hangi bir nesneye göre hem fren hem de uyarı yapıyor. Hatta, siz ısrarcı bir şekilde başka bir şeyle ilgileniyorsanız, araç uyarılarını sürdürüyor. Neredeyse, “bırak da ben kullanayım” diyecek. Ekim sonundaki Autoshow Fuarı’nda Türkiye ile tanışacak olan A7, eminim epey hayran toplayacak. Otomobilin içine oturan ziyaretçilerin, kolay kolay bırakıp çıkacaklarını sanmıyorum. Akşam kaldığımız otelin bahçesinde yerleştirilen Audi A7’yi seyrederken, bu teknolojiye nasıl ulaşılacağını, neredeyse kusursuz olan bu ürünün nasıl yapılabileceğini düşündüm. Kokteyl sonrası, Audi’nin beyin takımından bir yöneticinin, otomobilin içine oturup, çocuğunu sever gibi dokunuşunu görünce her şeyi anladım.
Erdem Kırım/Sardunya


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.