41 – 19 – 3 – 5 – 60 – 4. Bunlar, 2010 Altın Direksiyon finallerinden bazı rakamlar. Okur seçmelerine 42 yenilik katıldı. Her sınıfın en çok oyalanları finallere giderek jürinin önüne çıkmaya hak kazandı. Final mekanı: Fiat/Pirelli’nin Balocco’daki test tesisleri. Burada havaya, yanmış lastik şanzıman ve balata kokuları hakim. Bazı finalistlerin fren disklerinde, yarış pilotları tarafından pistte tur atılıp park alanına getirildiklerinde sigaranızı yakabilirsiniz. Ancak bunların arasında bile farklılıklar var. Kimileri gerçekten lastik yakarcasına giderken, Walter Röhrl gibilerse araçları, lastiklerini korumak istercesine yumuşak bir şekilde kullanıyor. Buna rağmen Röhrl, pistte birçok yarışçıdan daha hızlı. Ancak aracın kelime anlamıyla “gücü” jüri üyelerinin değerlendirmelerde kullandığı 25 başlıktan sadece biri. Tabi ki her jüri üyesi, kendi uzmanlık alanına giren konuları değerlendiriyor. Örneğin yarış pilotları, motor, direksiyon, süspansiyon, frenler, şanzıman, güvenlik asistanları, tüketim ve sürüş keyfi gibi konularda oy veriyor. Diğer taraftan 7 kriter farklı jürilerin ortak değerlendirme alanları arasında. Teknisyenler, tüketim, işçilik, kalite hissi, tamirata uygunluk, çevrecilik, görüş, güvenlik ve fiyat/maliyet konularını değerlendiriyor. Auto Bild Grubu’na bağlı 18 derginin yayın yönetmenleri, yol konforu, oturma konforu, asistan sistemler (güvenlik ve konfor), kullanışlılık, değişkenlik, esneklik/hızlanma ve fiyat/maliyet konularında oy kullanıyor. ~Toplam 10 kişilik ünlüler jürisinden birkaç kişi ise jüri ekibinin otomobil çaylakları. Bu ekibin amacı ise normal bir otomobil kullanıcısının rolünü oynamak. Acemi ünlülerden dış tasarım, iç tasarım, iç mekan genişliği, sürüş keyfi, iç gürültü, kullanışlılık ve görüş özellikleri konularını değerlendirmeleri istendi. Neticede bu kriterleri değerlendirebilmek için ne otomobil üretimiyle uğraşmanız, ne de yarış lisansına sahip olmanız gerekiyor. Diğer taraftan VIP konuklardan bazıları gerçek birer otomobil tutkunu. Örneğin televizyon sunucusu Wolfgang Rotherson 10 yıldır piyasaya çıkmış otomobillerin neredeyse tamamını test etmiş bir insan. Benzer bir durum, yıllardır ünlüler jürisinin değişmez konukları olduklarından artık neredeyse bizler kadar uzmanlaşmış olan Kai Pflaume ve Jörg Wontorra için de geçerli. Toplam 41 kişilik jüri, küçük otomobiller, kompakt sınıf, orta/üst sınıf ve lüks sınıf otomobillerden oluşan finalistler için toplamda 6 bin adetten fazla değerlendirme yaptı. Notlamada tüm kriterlerde en iyi olan için 8, en kötü içinde 1 puan verildi. Örneğin frenler: Fren varsa 1 puan, ortalamaların altında performans 2 puan, vasat performans 3 puan, ortalama performans 4 puan, ortalamanın üzerinde performans 5 puan, iyi performans 6 puan, çok iyi performans 7 puan ve mükemmel performans 8 puan. ~Sonuç olarak bir finalist, teoride 2 bin 624 puan toplayabilir: 41 jüri üyesi çarpı 64 puan. Ancak en iyi otomobiller 1777 ve 1772 puan alabildi. Altın Direksiyon yarışması sadece modern teknolojilere değil, otomobil dünyasına önemli katkıları olmuş insanlara da ödül veriyor. Bu yıl Fahri Direksiyon ödülünü ise BMW CEO’su Norbert Reithofer aldı.
Audi A1 – Alman markanınen küçüğü, küçük sınıfta çok rahat bir birincilik elde etti.
Audi yönetimi mühendislerini neredeyse 32 yıldır, yani kariyeri 1978’de başlayıp sadece 4 yıl süren Audi 50’den beri, küçük otomobillerden uzak tutuyordu. A1’in başarısı, bunun bir hata olabileceğini işaret ediyor olabilirmi? Jürinin 41 üyesi her detayda aynı şekilde düşünmese de genel değerlendirmede hem fikir oldular: 2010’un en iyi otomobili açıkara farkla Audi A1. Diğer kriterlerin sadece 4’ünde diğerleri kazanabildi: Fiyat, görüş, tüketim ve değişkenlik/küçük gözler. Ralli kraliçesi Jutta Kleinschmidt’e göre A1 kesinlikle çok çekici bir otomobil. Ünlü yazar Jan Weiler ise en azından bir otomobilin ön panel tasarım çılgınlığından uzak kalabilmiş olmasından mutlu. DEKRA’dan Dieter Roth’a göre A1’in fiyatı tabi ki yüksek ama ödenen bedelin karşılığını da çok iyi veriyor. Audi A1buradakilerin bir sınıf üzerinde bir otomobil. Sonuç olarak Audi, lüksü küçültmüş. ~1.Küçük sınıfın lideri: 1721 puanla Audi A1
Rakiplerin hiçbiri A1’e yaklaşamadı bile: 25 farklı değerlendirme kriterinin 21’ini kazandı ve yılın en kesin zaferini elde etti.
2.Citroen DS3 1519 puan
Fransız finalist, A1’in bir alt fiyat klasmanında yer alıyor. En yüksek notları DS3, değişkenlik disiplininde elde etti.
3.Suzuki Swift 1445 puan
En hoş sürprizlerden biri. Özellikle yayın yönetmenleri Suzuki’nin sevimli küçüğü Swift’i çok sevdi.
~Meriva – Opel’in iç mekan mucizesi
İcatçı ruh bazen çok değişik buluşlar yaratabiliyor. Ayrıca delilikle dehalık arasında da sadece ince bir çizgi var. Meriva ile Opel, kale kapısı gibi açılan bir girişe sahip.Rolls-Royce gibi ultra lüks sınıfın altında uzun yıllardır böyle açılan kapılar yoktu. Kesinlikle önemli bir adım. Ancak Meriva sadece kapılarıyla öne çıkan bir araç değil.Hatta tam tersine, birçok dikkat çekici detaya da sahip. Bu sayede Meriva, örneğin yarış pilotlarının ikincisi, ünlüler, teknisyenler ve yayın yönetmenlerinin ise birincisi oldu. Teknisyenler Meriva’ya, işçilik, kalite ve benzeri konulardaki başarıları nedeniyle 410 puan verdi ve bu rakam, çok daha pahalı olan Lexus CT 200h’dan 11 puan daha fazla. Jüri üyelerinden Jörg Wontorra Opel’in birçok şeyi harika yöntemlerle çözdüğünü söyleyerek ekliyor: “Çocukların güvenliğini artıran kapılar, değişken yapılı arka koltuklar… Bunların hepsi markanın inovasyon yeteneğinin birer kanıtı.” Bunun dışında Meriva, uygun fiyatı ve sürüş keyfiyle de beğeni topladı.
1.Kompakt sınıfın lideri: 1603 puanla Opel Meriva
2009 yılındaki Astra’nın ardından Meriva, 2010 yılında Opel’e Altın Direksiyon kazandırdı. 25 disiplinin 12’sinde bu kompakt van, en iyi sonuçların sahibi oldu. ~2.Alfa Romeo Giulietta 523 puan
Yarış pilotlarının sevgilisi Alfa, tüm disiplinleri kazandı. Benzer bir durum tasarım konularında da geçerliydi.
3.1479 puan Lexus CT 200h
Lexus’un ilk kompakt modeli bu hibrid versiyon oldu. Teknisyenler değerlendirmesinde Lexus, ikinci sıraya yerleşti.
~Mercedes CLS… Yarışmanın parlayan yıldızı
Önce basit bir soru: En parıltılı galip hangisi olacak? Zorlu rakiplerine başından sonuna kadar üstünlük kuracak olan mı, yoksa sürekli yakın ilerleyip finale doğru atağa kalkacak olan mı? Sonuna kadar başa baş giden bir yarış ve finalde atılan sprintler her zaman çok heyecanlı olur. İşte orta ve üst sınıfların bu yılki zorlu savaşı da aynen böyle sonuçlandı: Mercedes CLS’in ataklarıyla. Teknik adamların dördüncülüğe attığı, yarış pilotlarının üçüncü kabul ettiği, ünlülerin ise ikinciliğe yerleştirdiği CLS ile iki önemli rakibi olan Audi A7 ve BMW Serisi’nin arasındaki farklar her zaman çok az oldu. Ancak 18 ülkedeki Auto Bild Grubu dergilerinin yayın yönetmenlerinin oluşturduğu jüri değerlendirmesinde CLS, müthiş bir atağa kalktı: Test sürüşlerinin ardından neredeyse tüm disiplinlerde birinciliğe layık görüldü. Durum böyle olunca altın madalya, çok küçük bir farkla (1772’ye 1767) Stuttgart’a gitti.
1.Orta/Üstsınıfın lideri: 1772 puanla Mercedes CLS
Mercedes, 25 toplam disiplinin 9’unu kazandı. Özellikle yayın yönetmenleri, verdikleri yüksek puanlarla CLS’yi en üst sıraya yerleştirdi.
2.Audi A7 1767 puan
Birinciliği en az farkla kaybeden finalist. İkinci olmasına rağmen A7, en iyilerin arasında yer almayı bildi. ~3.BMW 5 Serisi 1742 puan
Üçüncü olmasına rağmen rakipleriyle hemen hemen aynı seviyede. Ancak 4 jüri grubundan birincilik alamadı.
~Audi A8… Çıta yüksekliğinin belirleyicisi
Eğer A dediyseniz 8 de demeniz gerekir. En azından konu 2010 yılının lüks sınıfı olduğunda… Rakipler hiç bu yıl olduğu kadar çeşitli ve farklı olmamıştı. Bentley lüks gemisi Mulsanne, Aston Martin 4 kapılı yarışçısı Rapide ve Jaguar da yeni XJ ile yarışa katıldı. Finalistlerin sadece puanlarına bakarsanız, yanıltıcı bir resim görürsünüz. Belki A8 jüri üyelerinin ortak favorisi ve açık ara farkla rakiplerinin üzerinde. Ancak bu, diğerlerinin kötü otomobiller olduğu anlamına gelmiyor. Çünkü ekipte, A8’den daha güzel, daha güçlü ve daha elit rakipler de vardı. Ancak hiçbiri, tüm bu özellikleri A8 kadar iyi ve doğru harmanlayamadı: Ne aşırı güçlü bir otomobil olan Jaguar, ne deriden bir saray gibi duran Bentley, ne de moda çılgını Aston Martin… Teknolojik olarak mükemmel, görsel olarak ise soğuk ve tutucu bir otomobil olan A8 sonuçta birinci oldu ama rakipleriyle aradaki farklar, küçük kardeşi A1 kadar yüksek olamadı.
1.Lüks sınıfın lideri: 1777 puanla Audi A8
Bu yıl lüks sınıfın en ekonomiği: Audi A8’in en önemli avantajı, çok yönlü yetenekleri. Formula 1 ve DTM yıldızı Ralf Schumacher, kırmızı renkli test montunu bu yıl ikinci kez giydi.
2.Bentley Mulsanne 1605 puan
Mutlak lüks. Yarışmaya girmekten kaçınan Rolls-Royce Ghost’un aksine Mulsanne, klasını gösterdi. ~3.Jaguar XJ 1600 puan
Jaguar yeniden büyükler liginde. XJ, özellikle yüksek işçilik kalitesi ve kalite hissiyle beğeni topladı.
~Okur oylaması
Bu jürinin önüne çıkabildiyseniz, iyi bir araç olduğunuzu kanıtlamışsınızdır demektir. Bild am Sonntag gazetesi ve Avrupa ülkelerinde yayınlanan 20’den fazla Auto Bild Grubu dergisinin okurları, bu yıl da dünyanın en büyük otomobil jürisini oluşturdu. Yaklaşık 50 milyon okurdan, en beğendiği SUV ve van için oy kullanmaları istendi. Belki bu 50 milyon okurun tamamı oy kullanmadı ama Finlandiya’dan İspanya’ya, Fransa’dan Ukrayna’ya tüm Avrupa’dan gelen neredeyse çeyrek milyon oyun da genel beğeniyi yansıtacağını düşünüyoruz. SUV’larda galip, oyların yüzde 21.9’unu toplayan Porsche Cayenne olurken, kardeşi VW Touareg’i (% 25.6) yarış dışında bırakmayı da başardı. Üçüncülüğün SUV dünyasının kelepiri Dacia Duster’a (% 14.2) gitmesi ise tam bir sürpriz oldu. Peki ya Avrupalı ailelerin sevgilisi hangi van oldu? Bilindiği gibi bu disiplinde pratiklik, şıklık ve romantik hayallerin önünde geliyor. Avrupalı okurların buradaki tercihi, SUV’lardan çok daha belirgindi. Oyların yüzde 39.4’ünü alan VW Sharan yarışmayı, Ford C-Max (% 18.1) ve Mazda 5’e (% 12.0) hatırı sayılır fark atarak kazandı~Yeşil direksiyon
Çevreci teknolojilere verilen Yeşil Direksiyon Ödülü bu yıl Fransa’ya gitti. Büyük bir Avrupalı üretici tarafından seri olarak üretilen ilk elektrikli otomobil unvanına sahip olan iOn’u müşteriler, 5 yıllığına ve ayda 499 Euro ödeyerek leasing yoluyla sahip olabiliyor (finansal kiralama) ve buna mobilite paketi de dahil. iOn’da baz olarak, kendisi de seri olarak üretilenbir elektrikli otomobil olan Mitsubishii-MiEV alt yapısı kullanılıyor. Üçüncü kardeş model Citroen C-Zero ise kısa bir süre sonra piyasaya çıkacak. Ne yazık ki ilk Avrupalı elektrikli otomobil yolların ender modellerinden biri olacak: Çünkü 2011 sonuna kadar 3 bin 500 adet sipariş alınacak. 2015 yılına kadar Peugeot, yollarda 50 bin iOn’un dolaşacağını düşünüyor. O güne kadar sürücüler, 16 kWh’lık lityum-iyon akülerin sunabildiği 150km’lik kısıtlı menziline de alışmış olacaklar. Bunun dışında 3.48 m’lik otomobil, 4 koltuklu bir şehir piresinden beklenebilecek her şeyi, hatta biraz daha fazlasını sunuyor: Rahat bir vicdan. Çünkü iOn, kalabalık şehirlerimizin hem kirli havasının temizlenmesine, hem de gürültü seviyesinin azalmasına yardımcı olabilecek bir otomobil.
Yorum yazın