McLaren Mercedes dublesi

Türkiye Grand Prix’sinin üzerinde kara bulutlar dolaşıyordu. Bu yarışın kaderi ile hükümler kesilirken, hala umutlu olan bir kısımsa yarışın savunucusu pozisyonuna geçmişti. Bazıları bu yarışın bir an önce son bulmasını isterken, bazı kesimlerse yarışın, anlaşmaların gerçekleştirilmesi ile birlikte devam etmesi gerektiğini düşünüyordu. Fakat 28-30 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen yarışın ardından fikirlerin büyük bir çoğunluğu, bu yarışın sürekli olarak düzenlenmesi yönünde değişmeye başladı. Yarışın müthiş bir rekabete sahne olması, unutulmaz olayları ve yapılan açıklamalara göre 100 bine ulaşan toplam 3 günlük seyirci sayısı Türkiye Grand Prix’sinin üzerinde dolaşan kara bulutları, neredeyse tamamen dağıttı. Tüm bu saydıklarımıza, yapılan görüşmelerin ardından Formula1’in İstanbul ayağının devam etme ihtimalinin de eklenmesi ile birlikte, bu dünyanın en önemli şovunun daha uzun bir süre ülkemizde devam edebileceği gibi bir izlenime bizler de kapıldık. Bakalım önümüzdeki günlerneleri gösterecek, bunu şimdiden bilemeyiz ama geride bıraktığımız Türkiye Grand Prix’sinde uzun süre hafızalardan silinmeyecek bir yarış izledik ve açıkçası diğer olumlu gelişmelerle birlikte Türkiye’nin ve İstanbul’un adını Formula 1 tarihine, bu kez gerçek anlamda altın harflerle yazdırdık.Yarış başlamadan önce açıkçası hepimizde de aynı tedirginlik vardı. Yarışa gösterilecek ilginin çok yüksek rakamlara ulaşmayacağını düşünüyorduk. Çünkü birkaç yerde karşımıza çıkan reklamların, panoların dışında Formula 1 ile ilgili çok önemli tanıtımlar yapılmamıştı.~ Ama bu, kendi kendine bile tanıtımını çok iyi yapan Formula 1’e bu yıl gösterilen ilgi, bu yarışın ülkemizdeki seyrini kesin olarak değiştirdi diyebiliriz. Pisti dolduran seyirciler, pilotlara gösterilen coşkulu ilgi, onları bir dakika bile yalnız bırakmayan fanatiklerin ilgisi, çok etkileyici sahneler oluşturdu. Ülke olarak gerçekten de bu kadar kritik günlerde çok iyi bir iş başardığımızı düşünüyoruz. Yarıştada çok önemli bir sorun olmaması, hatta birçok ülkeden çok daha iyi bir organizasyon yapmış olmamız, tüm bunların üzerine bal kaymak oldu diyebiliriz.

Sıralama turlarında Red Bull hakimiyeti

Neyse, bu kadar gelişmenin ardından, biraz da yarışta neler olduğuna bakalım. Sıralama turlarında beklendiği gibi Red Bull hakimiyeti vardı. Tartışmasız olarak şu anda var olan en hızlı otomobili kullanan Red Bull pilotlarından Mark Webber en iyi zamanı yaparken, takımın bir diğer iddialı ismi Sebastian Vettel ise üçüncü iyi zamanı yaptı. Bu ikilinin arasına sızan isimse hızlanan araçları ile ön plana çıkan McLaren Mercedes pilotu Lewis Hamilton oldu. Aynı şekilde bu takımın bir diğer pilotu ve son şampiyon Jenson Butonda en iyi dördüncü zamanı yapınca İstanbul Park’ta öndeki iki sırayı Red Bull ve McLaren Mercedes pilotları oluşturdu. Herkesin bu yarışta neler yapacağını merakla beklediği Mercedes pilotu Michael Schumacher ise beşinci iyi zamanı yaparak dikkatleri üzerine çekti. İstanbul bu pilotun dönüş yapacağı yer olabilecekti ve sıralama turlarında da bu gerçekleşti. Diğer favori takımların pilotları ise sıralama turlarında büyük bir hayal kırıklığı yaşadı.~ Saat yönünün tersine dönülen ve inişli çıkışlı pist karakteri ile takvimin en zorlu yarışlarından biri olan Türkiye Grand Prix’sinde, start verildiğinde aslında büyük bir sürpriz olmadı. Start sonrasında sıralama aynı şekilde devam ederken, pitstop sırasında biraz fazla vakit kaybeden Lewis Hamilton ikinci sıradaki yerini Sebastian Vettel’e kaptırdı. Aslında bu geçiş başka bir deyişle bu arka sıraya gerileyiş yarışın kaderini değiştiren en önemli noktalardan biri oldu ama daha yarışın başında elbette bundan kimsenin haberi yoktu. Yarış bu şekilde yani Red Bull pilotlarının hakimiyetinde sona erecek gibi görünüyordu. Elbette üçüncü sırada bulunan Lewis Hamilton baskı yapıyordu ama bu bir şey getirmeyecek gibi görünüyordu. Ama öndeki iki Red Bull pilotu, herhalde fazla enerjiden olacak, hiç beklenmedik bir hata yaptı.

Red Bull pilotlarında enerji patlaması

Bu hatanın sorumlusunun kim olduğu hala tartışılıyor ama durum ne olursa olsun kaybedenin Red Bull olduğu kesin. Yarışın 41’inci turu koşulurken, bu yarışı kazanarak lider olmak isteyen iki pilottan Sebastian Vettel çok hızlı bir atak yaptı. Bu yarış öncesinde aynı puanda bulunan Red Bull pilotları arasındaki bu eşitlik bu yarışla birlikte bozulacaktı ve iki pilot da önde yer alan isim olmak istiyordu. Sebastian Vettel yaptığı bu hızlı atakla, takım arkadaşı Mark Webber’i geride bıraktı. Tam geçiş anının sonlanacağı sırada hiç beklenmedik bir olay oldu ve iki Red Bull aracı birbirlerine çarptı. İki araç da pist üzerinde savrulmaya başlarken, Sebastian Vettel aracının hakimiyetini kaybetti ve pist dışına çıkmaktan kurtulamadı.~ Mark Webber ise takım arkadaşına göre daha şanslıydı. Rakibi ve takım arkadaşının aracının yanından sıyrılmayı başaran Mark Webber sadece aracının ön kanadını değiştirmek için pit alanının yolunu tutarken, Sebastian Vettel için yarış burada bitti. Mark Webber yaşanan bu olayın ardından ilk sıradaki yerini kaybetse bile yarışı üçüncü sırada tamamlayarak Pilotlar Şampiyonası’ndaki liderliğini sürdürdü. Fakat Vettel yarış birinciliğiile birlikte sıralamadaki yerindende oldu. Yaşanan bu kazanın en çarpıcı yanı Sebastian Vettel’in, otomobilinin dışına çıkmasının ardından elini kafasına götürerek takım arkadaşı için “bu adam deli mi?” şeklinde bir hareket yapması oldu. Bu olayla birlikte Red Bull pilotlarının arasındaki gerginlik de su üzerine çıkmış oldu. Yarış sona erdiğinde de iki pilotun birbirlerini suçlayan yönde açıklamalar yapması, sezonun kalan bölümünde bizleri çok daha çekişmeli ve bol hareketli günlerin beklediğinin habercisi oldu. Umuyoruz bu iki pilot sezonun kalan bölümünde bu yarışta olduğu gibi “fazla enerji” patlaması yaşamaz.Yoksa sezonu tamamlamaları zor gibi görünüyor. Ya da en azından aynı takımda bulunmaları zor  diyebiliriz. Red Bull pilotlarının yaşadığı bu çarpışmadan en fazla karlı çıkan takımsa şüphesiz McLaren Mercedes oldu. Bu kazanın ardından bir anda ilk iki sırayı elegeçiren takım, Lewis Hamiltonile birinciliği, Jenson Button ile ikinciliği aldı. Son iki sezonun şampiyon isimleri McLaren Mercedes ile İstanbul’da duble bir keyif yaşarken Markalar Şampiyonası’nda da genel klasman liderliğini ele geçirdi.~ Şampiyonluğun en güçlü adaylarından biri konumuna gelen McLaren Mercedes pilotları da aslındaaynı Red Bull pilotları gibi bu yarışta inanılmaz acemilikler yaptı. Red Bull pilotlarının birbirlerine çarpmasının ardından ilk iki sırayı ele geçiren isimler, yarışta birkaç kez aynı pozisyonda bir araya geldi. Birbirleri ile temas etmeleri büyük bir mucize şeklinde gerçekleşmeyen ikilinin şansları kesinlikle yanlarındaydı. Yoksa Red Bull pilotlarından daha çok, yaptıkları bu büyük hata ile yarışın unutulmayacak isimleri onlar olacaktı. Şans bu iki pilotu kurtardı desek yalan söylemiş olmayız. McLaren Mercedes pilotlarının ardından üçüncü olan Mark Webber ise podyuma çıkması ile birlikte takım arkadaşını ekarte etmenin sevincini gizli gizli yaşıyor gibiydi. Liderliğini koruyan pilot, yaşanan bu kazaya çok üzülmüş gibi görünmüyordu.Yarışın arka sıralarında ise favori takımlar bir varlık gösterememiş olmanın üzüntüsünü yaşadı. Herkes yerinden memnun görüyordu, özellikle de Michael Schumacher ama bu kazanın etkilerine rağmen iyi yerde olamadıkları da her yerlerinden belli oluyordu. Mercedes pilotu bu sezonun en iyi sonucunu elde ederek yarışı dördüncü sırada tamamlarken, elinin ısındığını gösterircesine takım arkadaşı Nico Rosberg’in bir sıra önünde yer aldı. Dördüncü ve beşinciliği alan Mercedes Takımı içinde aslında Türkiye Grand Prix’si oldukça karlı geçti denilebilir. Renault pilotu Robert Kubicaise istikrarlı giden sezonda yine altıncı olarak bu yarıştan da önemli puanlar alarak ayrıldı. Podyum hedeflerinden uzak kalmış olsalar bile Renault ve Kubica sezonun kalan yarışlarında önemli işler yapacak gibi görünüyor.~ Bu yarışta 800’üncü Formula 1 startını alan Ferrari ise sanıyoruz Red Bull’dan sonra yarışın en mutsuz ekibi oldu. Hiç varlık gösteremeyen ve mücadeleye ortak bile olamayan Ferrari, bu yarışı daha önce üç kez kazanan Felipe Massa ile yedinci, şampiyonluğun iddialı isimlerinden Fernando Alonso ile ise ancak sekizinci olabildi. Kırmızıların işi sezonun bundan sonraki bölümünde de rakiplerinden daha yavaş olan otomobilleri ile çok zor olacak. Force India adına yarışan Adrian Sutil yarışı dokuzuncu sırada tamamlayarak Türkiye’den puan alarak ayrılan isimlerden biri olurken, Sauber adına yarışan Kamui Kobayashi ise 10’uncu olarak bir puanı cebine koydu. Bu yarışın ardından kazanan kesinlikle McLaren Mercedes oldu ama Türkiye’nin kazandıkları da yabana atılacak türden değil. Ne diyelim, Türkiye olarak yine Formula 1 şovunun gerçek üyelerinden birisi olduğumuzu tüm dünyaya ispatladık.

İstanbul Park’ta ikinci duble

McLaren-Mercedes pilotlarının bu yılki dublesi, akla, bu pistte daha önce hangi sonuçlar alındı, hiç takım dublesi yaşandı mı sorusunu getirdi. Biz de 2005’ten itibaren yapılan yarışların sonuçları araştırdık ve gördük ki, bu ilk duble değildi,2007’de de Ferrari duble yapmıştı. İşte 2005’ten itibaren yıl yıl sonuçlar…İstanbul Park Pisti’nde 2005 yılından itibaren Formula 1 yarışları düzenlenmeye başladı. İlk yıl ve en görkemli yıl diyebileceğimiz 2005’te McLaren Mercedes ile yarışan Kimi Raikkonen galibiyetle ayrılan isim oldu. ~Renault pilotu Fernando Alonso ikinci, McLaren Mercedes’in bir diğer ismi Juan Pablo Montoya ise üçüncü olmuştu.2006 yılında ise Ferrari ile yarışan Felipe Massa’nın galibiyet serisi başladı. Renault adına yarışan Alonso yine ikinci olurken, Ferrari pilotu olduğu dönemlerde Michael Schumacher üçüncü sırayı aldı. 2007 yılında da birincilik Ferrari pilotu Felipe Massa’nın oldu. Ferrari’ye geçen Kimi Raikkonen’in ikinci olması ile birlikte İstanbul Park’ta ilk duble zaferini Ferrari kazandı. McLaren Mercedes’e geçen Fernando Alonso ise üçüncü oldu. 2008 yılında da Ferrari ile kazanan Felipe Massa oldu ve Brezilyalı pilot aynı pistte üç kez arka arkaya kazanma başarısına imza attı. McLaren Mercedes adına yarışan Lewis Hamilton’un ikinci olduğu yarışta, Ferrari ile yarışan Kimi Raikkonen üçüncü oldu. 2009 yılında ise Jenson Button, Massa hakimiyetini sona erdirdi ve Brawn GPile birinciliği elde etti. Red Bull pilotlarından Mark Webber ikinci, Sebastian Vettel ise üçüncü oldu.2010 yılında yani altıncı kez İstanbul Park Pisti’nde düzenlenen yarışta ise tarihin ikinci dublesi 2007 yılının ardından geldi. McLaren Mercedes pilotlarından Lewis Hamilton birinci, Jenson Button ikinci olarak tarihe adını yazdırdı. Yarışı üçüncü sırada tamamlayan isimse olayların adamı Mark Webber oldu.

Bu yarışta “takım emri” ortadan kalktı

12 Mayıs 2002 tarihinde düzenlenen Avusturya Grand Prix’si Formula 1’in dönüm noktalarından biri oldu. Formu-la 1 tutkunlarının hatırlayacağı gibi Ferrari ile yarışan Rubens Barrichello yarışı kazanmışken, son anda finiş çizgisinde birinciliği takım arkadaşı Michael Schumacher’e bırakmak zorunda kalmıştı.~ Bunun nedeni elbette pilotların telsizden aldıkları “takım emri”ydi. Takım yönetimi kimin kazanacağına karar vermişti ve bu karar Barrichello için tam bir yıkım olmuştu. Milyonlarca Formula 1 meraklısının gözleri önünde yaşanan bu olayın ardından düzenlenen podyum töreninde Schumacher, Barrichello’nun önünde eğilerek birincilik kupasını ona uzatmış olsa bile bu hiçbir şeyi değiştirmemişti. Takım emirleri ile ilgili fazla sayıda örnek bulmak ve vermek mümkün. Bundan sonraki dönemlerde Kimi Raikkonen’in Felipe Massa’ya, Lewis Hamilton’un Fernando Alonso’ya yol vermesine de şahitlik etmiştik. FIA yönetimi Barrichello ve Schumacher arasında yaşanan bu takım emri bombasının ardından bu tip yöntemlerin yasaklandığını açıkladı. Bu yasak 2002 yılının sonunda uygulamaya konsa bile günümüze kadar tartışmalarla birlikte devam etti. Fakat İstanbul Park Pisti’nde düzenlenen yarış Formula 1 camiasında takım emirlerinin artık sona erdiğini gözler önüne serdi. Red Bull pilotlarının liderken yaptıkları kaza, sonrasında liderliği ele geçiren McLaren Mercedes pilotlarının sergilediği ve defalarca kaza yapmanın eşiğinden döndükleri mücadele artık takım emri devrinin kapandığını ve takım içerisindeki birinci pilot, ikinci pilot tartışmalarının geride kaldığını gösterdi. Bu Formula 1 seyircileri için çok iyi bir haber oldu.~En hızlı pilot bir Rus oldu
İstanbul Park Pisti’nde düzenlenen yarışta en hızlı pilot hiç beklenmedik sürpriz bir isim oldu. Efsaneler, çok hızlı isimler, rekortmenler, şampiyonlar, bu pisti avucunun içi gibi bilenler yerine İstanbul Park Pisti’nde düzenlenen altıncı yarışta en hızlı zamanı 1 dakika 29.165 sn ile Renault’nun Rus pilotu Vitaly Petrov yaptı. Petrov aynı zamanda 215.519 km/sortalama hıza ulaşarak Renault otomobilinin gücünü ve hızını gözler önüne serdi. Yarışı ilk sırada tamamlayan Lewis Hamilton’un en hızlı tur zamanı ise 1 dakika 30.075 sn oldu. Pistin en kötü zamanına ise HRT Cosworth adına yarışan Karun Chandhok 1 dakika 34.585 saniyelik zamanı ile imza attı. En iyi ile en kötü arasında 5 dk’dan fazla fark var.

8 ay sonra gelen birincilik

Formula 1’in hızlı çocuğu McLaren Mercedes pilotu Lewis Hamilton en son birinciliğini 27 Eylül 2009’da gerçekleştirilen Singapur Grand Prix’sinde elde etmişti. Bu tarihten sonra birincilik kazanamayan 2008 yılının şampiyonu Hamilton, sekiz aylık bir aranın ardından ilk birinciliğini Türkiye Grand Prix’sinde elde etmiş oldu.

Yeni anlaşma gündemde mi?

Formula 1’i 2005 yılından itibaren düzenlemeye başlayan Türkiye, 7 yıllık bir anlaşmaya imza atmıştı. Bilindiği gibi altı yıl geride kaldı ve anlaşmamız önümüzdeki sezon bitiyor. Yarışın bitip bitmeyeceği ile ilgili sorular hala güncelliğini koruyor.~ Yeni bir anlaşma için zemin yoklayan Formula 1’in patronu Bernie Ecclestone10 yıllık bir anlaşma yapmak için görüşmeler yaptıklarını ve bunun gerçekleşeceğini düşündüğünü söyledi. Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak ise konu hakkında Formula1’i ülke olarak istediklerini ve 2 ay içinde sonuçlanacak pazarlıklarla bu işin olumlu bir şekilde biteceğini söyledi


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.