Alfa Romeo efsanesi 100 yasinda

Alfa Romeo dendiğinde, köklü İtalyan markası için yaşayan efsane tanımı yapmak hiç de yanlış olmaz. Günümüz otomobillerinin pek çoğunun birbirinin kopyası olduğu ve kendine has bir ruhtan yoksun olarak yollara çıktığı günümüzde, birçok marka tarafından taklit edilmek sadece Alfa Romeo gibi sayılı köklü markalara nasip oluyor. Alfa Romeo severler yani Alfisti’ler ise otomobilleri A noktasından B noktasına gidecek dört tekerlekli motorlu bir taşıt olarak değil, duygu ve estetiğin mühendislikle yoğrulduğu ve direksiyonun arkasındaki sürücüsüne keyif verecek sofistike makineler olarak görüyorlar. Hatta otomobilin sanayileşme kavramındaki öncüsü sayılan Henry Ford’un “Ne zaman bir Alfa görsem şapkamı çıkartır ve saygıyla selam veririm” demesi, Alfa Romeo otomobillerinin günümüzde de devam eden haklı başarısını kanıtlıyor. Alfa Romeo’nun kuruluş tarihiise Haziran 1910 tarihine dayanıyor. İtalyan Darracq otomobil şirketinin Fransız ortağından ayrılarak Milano yakınlarında Anonima Lombarda Fabbrica Automobili (ALFA- Lombarda anonim otomobil fabrikası) adıyla yeniden faaliyete geçmesiyle birlikte AlfaRomeo markası da doğmuş oldu. Alfa Romeo kurulduğunda, şimdiki kardeş markalarından Fiat 11 yaşında, Lancia ise henüz üç yaşındaydı. Yeni şirketin ilk modeli olan 24 HP, 1910 yılında yollara çıktı. Giuseppe Merosi tarafından tasarlanan ilk model dört silindirli ve 4084 cc’lik motora sahipti. 40 HP güç üreten ve 100km/s’nin üstünde hızlara çıkabilen 24 HP’nin iki koltuklu Spider, 7 koltuklu Limousine ve askeri versiyonu temsil eden Torpedo tipleri de üretildi.~ 1913 yılında Merosi, aynı modeli baz alarak 147km/s hız yapabilen bir yarış otomobili yaptı. 1915 yılında Napolili Nicola Romeo isimli mühendis firmanın Portello fabrikasını satınaldı. Birinci Dünya Savaşı’nın bitmesinin ardından firmanın tamamına sahip olan Romeo, 1920 yılında üretilmeye başlanan Torpedo 20-30 HP modellerini Alfa Romeo markasıyla süslemeye başladı. Böylece bu model, Alfa Romeo amblemini taşıyan ilk model oldu.Alfa markasıyla özdeşleşmiş amblem ise, firmanın kurulduğu Milano şehrinin simgeleri olan dört yapraklı yonca ve kırmızı haçın bir araya getirilmesinden oluşmuştu.

İlk dünya şampiyonluğu 1925’te geldi
1923 yılında Alfa Romeo tarafından üretilen ve P1 adını taşıyan yarış otomobili Enzo Ferrari pilotajında önemli başarılar elde etti. Fiat’dan transfer edilen Vittorio Jano ile birlikte P2 modelinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar hız kazandı. 1924 yılında 2.0 litrelik ve 8 silindirli motora sahip, 140 HP ve 155 HP gücünde iki farklı versiyonu bulunan P2, gün ışığına çıktı. 225 km/s’lik hızlara çıkabilen bu aracın yarış versiyonları Ascari ve Campari gibi pilotlarla beş yıl boyunca tüm GP yarışlarının favorisi oldu ve 1925 yılında Alfa Romeo ilk dünya şampiyonluğunu kazandı. 1927 yılında 6C modelini ilk kez üretmeye başlayan marka, 1929 yılına gelindiğinde 15 bin civarında otomobil üretimine ulaşmıştı. Alfa Romeo, 1920’li yılların ikinci yarısından itibaren Bristol lisansı altında dokuz silindir uçak motorları da üretmeye başladı. Alfa Romeo, hafif uçaklar için de motorlar geliştirdi. 1930 yılında yapılan anlaşma ile 1931 yılında ikinci İtalya Turu’nda Albay Velardi’nin yönetimindeki Caproni 100 uçağına modifiye bir 6C 1750 motoru yerleştirildi. ~1932’de Vittorio Jano, bütünüyle Alfa Romeo tarafından tasarlanan ilk uçak motorunu üretti.  Bu motor, Ugo Gobbato’nun rehberliğinde, 240 HP gücünde, yıldız biçimli dokuz silindirli bir ünite olan D2’ydi. Şirket, özellikleri Jupiter ve Pegasus ile edinilen deneyimden yararlanılarak oluşturulan büyük havacılık motorlarının üretimine başladı. Bu motorlar, 1939 – 40 döneminde üretilen İtalyan bombardıman uçaklarının çoğunluğunda kullanılan Alfa 125, 126, 130, 128, 129 ve 135 motorlarıydı. 1930’lu yıllarda tüm dünyayı saran ekonomik kriz, Alfa Romeo’yu da etkisi altına alsa da yeni modellerin üretimine devam edildi. 1929 yılında ilk 8C modelini tanıtmış olan marka, 1931 yılında aynı modelin 8C 2300 Le Mans ve Monza versiyonlarını tanıttı. Le Mans versiyonu, satışa sunulduğu yıl ve 1934’te Le Mans yarışlarını kazanırken 180 HP’lik motora sahipti. Monza versiyonu ise Le Mans’tan farklı olarak 165HP gücündeydi ve İtalya GP’sinde Alfa’ya birincilik kazandırmıştı. Alfa Romeo mühendisleri, 1938 yılında 8C modelinin 2900 B Lungove 2900 B Speciale Le Mans versiyonlarını tanıttı. Tasarım olarak birer efsane olan bu iki model de yine Vittorio Jano imzasını taşıyordu. Dünyanın gelmiş geçmiş en güzel otomobili olarak adlandırılan B Lungo, 2905 cc’lik 8 silindirli ve 180 HP’lik bir motorla donatılmıştı. Aynı aracın Le Mans yarışlarına katılması için tasarlanan kusursuz aerodinamik yapısıyla göz dolduran versiyonu ise 220 HP güç üreten motora sahipti. 1931 yılında kamyon üretmeye de başlayan marka, İtalyan ordusu için çeşitli ebatlarda kamyonlar geliştirdi. ~147’nin ilham kaynağı Villa d’Este
Patlak veren İkinci Dünya Savaşı boyunca faaliyetlerini durduran Alfa Romeo, 1946 yılında 6C 2500 modelini üretmeye başladı. Villa d’Este olarak da bilinen bu model, Rita Hayworth, Monaco Prensi Ranieri ve Mısır Kralı Faruk gibi ünlüler tarafından da tercih edilerek oldukça popüler olmuştu. Günümüzde üretilen 147 modelinin tasarımında ilham alınan model olarak bilenen 6C 2500, 2443 cc’lik V6 motorla donatılmıştı. 110 HP’lik motor, ekstra hafif malzemelerden üretilen gövdeye sahip aracı 165km/s’lik son hıza erişebiliyordu. 1950 yılında 1900 modelinin üretimine başlanmıştı. 1951 yılında ise GP 159 adı verilen yarış otomobili ve Arjantinli efsane pilot Juan Manuel Fangio, Alfa adına ilk F1 şampiyonluğunu kazanmışlardı. GP 158 modelinin De Dion tipte arka süspansiyon ve tüp şekilli hafif gövde yapılı versiyonu olan GP 159, 8 silindirli 425 HP’lik motora sahipti. 1954 yılında Giulietta Sprint modelinin üretimine başlayan Alfa Romeo, 1958 yılında yeni aracın Spider ve Coupe versiyonlarını da satışa sunmuştu. 1954 yılı aynı zamanda bir başka efsane Alfa modeli olan1900 Super Sprint’in doğduğu yıl oldu. Coupe karoseri ve 115 HP’lik motor, aracın üretimde kaldığı süreç boyunca 28 binlik satış rakamına ulaşmasında önemli pay sahibi oldu.1962 yılında Giula modelinin tanıtımının ardından 1963 yılında tanıtılan Sprint Speciale, Alfa mühendislerinin motor konusunda elde ettikleri gelişmeyi de temsil ediyordu. Yeni dört silindirli ve üstten çift eksantrikli motor, 112 HP güç üretiyordu. Pininfarina tarasporları kulvarındaki en önemli silahlarından biri oldu. Aynı yıllarda çeşitli motor sporları aktivitelerinde boy gösteren Alfa, F1’de yarışan McLaren için motor da geliştirdi.~1970’de toplam üretim 500 bine ulaştı
1970 yılına gelindiğinde Alfa’nın son 15 yıl içerisinde yaptığı model atılımının etkileri açıkça görülüyordu. 1910-1955 yılları arasında 35 bin civarında araç üreten Alfa, 1970 yılına gelindiğinde 500 bini aşkın araç üretmişti.1976 yılına gelindiğinde ise Alfa Romeo, turbo dizel motora sahipilk İtalyan otomobilini üreten marka unvanını Alfa 2000 TD ile elde etti. 1972 yılında üretimine başlanan ve markanın ilk önden çekişli otomobili olan Alfasud ise 1973 yılı sonunda 70 bin adetlik üretim sınırını geçmişti. Alfa seri üretim otomobillerle ticari başarılar elde ederken, bir yandan da motor sporlarına da ilgi göstermeyi ihmal etmiyordu. 1975 yılında 33 TT 12 adını verdiği 550 HP’lik 12 silindirli motor ile Spor Otomobiller Dünya Şampiyonluğu’nu kazandı.

Alfa Romeo’yu Fiat satın alıyor
1 Ocak 1981 tarihi aslında Alfa Romeo markası için bir dönüm noktası sayılır. Bu tarihte Fiat çatısı altına katılan marka, ticari anlamda gelmiş geçmiş en önemli modelleri arasında bulunan 33 (1983) ve 75’i (1985) aynı dönemlerde birbiri ardına satışa sundu. 1985’te İtalyan-Japon Şirketi Cosmo Ventures Incorporated kuruldu ve Japonya’da Spider 3000 ve Alfa 75 modelleri satılmaya başlandı.  Sonraki yıl Chrysler ile yapılan anlaşma, Spider 2000 ve GTV 6 2.5’in zaten mevcut olduğu Kuzey Amerika’da, Alfa Romeo’nun Alfa 164 modelinin de satışının yapılmasına olanak verdi. Fiat çatısı altında tamamı geliştirilen ilk model olan 164, aynı zamanda Fiat Croma, Lancia Thema ve Saab 900 ile aynı platform üzerinde üretilmişti. 1985 yılında GTV6 ile Avrupa Touring Şampiyonu olan marka, 1990’lı yıllara 155 modelini satışa sunarak girdi.~ İlk Alfa Romeo 155, Pomigliano fabrikasından 1992’de çıktı ve bundan bir yıl sonra da V6 TI versiyonu, prestijli DTM’i, Alman Touring Otomobil Şampiyonası’nı kazandı. Daha sonra 1994 yılında 145 ve 146 modelini hemen ardından da 1995 yılında Spider ve GTV’yi satışa sunan Alfa Romeo,1996 yılında Nuvola adını verdiği ve yeni tasarım felsefesinin temelini oluşturan Nuvola konseptini tanıttı. Asıl büyük başarı, 1998 yılında çok rağbet gören bir ödül olan Yılın Otomobili Ödülü’nü alan 156 spor sedanın gelişiyle elde edildi. Ardından 166 lüks sedan geldi. 2000 yılında Alfa’nın 90’ıncı doğum gününe, Alfa Romeo tecrübesinin, tekniğinin ve stilinin son derece hoş bir bileşimini temsil eden 156 Sportwagon’un sunulması damga vurdu. O son baharda lanse edilen Alfa’nın en son modeli 147’nin, kompakt otomobil sektörünün zirvesinde yer alması beklenmekte olup, araç, Avrupa’nın üst düzey gazetecilerinin belirlediği, prestijli 2001 Yılının Otomobili Ödülü’nüde aldı. Miras niteliğindeki özellikleri, üretilen en çarpıcı Alfa Romeo modellerinin bazılarından stil ipuçlarını aldığı bu kompakt modelin etkileyici tasarımında açıkça görülmektedir. Aradan geçen süre zarfında GT, Brera, Spider gibi estetik otomobiller üretmeye devam eden Alfa Romeo, daha sonra tüm rakiplerinden önce lüks küçük sınıfa girerek MiTo modeli ile 2008 yılı itibariyle yeniden kuvvetli bir atağa geçtiğinin ilk sinyallerini verdi. 2010 yılında tanıtılan yeni kompakt sınıf modeli Giulietta ise önümüzdeki dönemde birbiri ardına üretilecek yeni Alfa Romeo modellerinin başarısı ve markanın geleceği hakkında önemli ipuçları sunması bakımından önem gösteriyor.


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.