Frankfurt Otomobil Fuarı’nda
gün yüzüne çıkacak olan yeni
Porsche 911’in örtüsü açıldı.
Yenileceği haberi yayıldığından
beri fanatikleri, yeni otomobilin
de safkan bir 911 olup olmayacağını
merak ediyordu. Yayınlanan
resmi fotoğraflar bu sorunun
cevabının açık bir evet olduğunu
gösterdi. Neticede Michael
Mauer yönetimindeki dizayn
ekibinin en önemli görevi,
yapılan teknolojik devrimi fazla
dikkat çekmeden, bu tasarımın
içine gizlemesiydi. Bu konuda
elde edilen başarının anahtarı
ise 911’in çekici noktalarının
altını çizmek olmuş. Basık silueti,
geniş arka çamurluğu ve
Porsche’nin tipik far yerleşimi
gibi ayrıntılar yeni otomobilin,
güncel Carrera’nın halefi olduğunu
göstermeye yetiyor. Diğer
taraftan 991 fabrika kodlu aracın
selefiyle belki de tek ortak
noktası bijonlar.
Neredeyse 4.5 metrelik boyuyla
yeni 911, kompakt ve hafif
bir sporcu olma idealinden
daha da uzaklaşmış. Ancak geliştirme
bölümü, en azından ağırlığı
kontrol altında tutabilmek
için büyük bir çaba göstermiş.
Daha fazla alüminyum
(45 kg ağırlık tasarrufu) kullanılan
otomobilde ön iz açıklığı
52 mm genişletilirken, dingil
mesafesi de 10 cm uzatılmış. Bu
uzama yeni hibrid sistem için
yer hazırlarken, iç mekanın da genişletilebilmesini sağlamış.
İç mekanda sürücü, tipik
Porsche hissini aynen yaşamaya
devam ediyor: Alışılmış şekilde
direksiyonun soluna yerleştirilmiş
kontak yuvası, iç içe
geçmiş 5 adet yuvarlak gösterge…
Tasarım ekibi aracın eskisi
gibi kaldığını söylese de bu aslında
pek de doğru değil. Örneğin
el freni, yerini elektrikli bir
sisteme bırakmış, orta konsol
Panamera’daki gibi öne doğru
yükseliyor, devir göstergesinin
sağ tarafında ise yüksek çözünürlüklü
ve çok fonksiyonlu bir
monitör parıldıyor.
Durum böyle olunca yeni
911’de yeni bir görsellik ve duygusal
bir çağın başladığı söyle nebilir. Örneğin manuel şanzıman
artık 7 ileri orana sahip olacak,
Porsche’deki adı PDK olan
çift debriyajlı şanzıman ise
hibrid versiyonda serbest sürüş
fonksiyonu (sabit hızlarda içten
yanmalı motor aktarma sisteminden
ayrılıyor ve elektrikli sistemi
sadece hızı koruyor) sunacak. Adı
911 de olsa artık tüm otomobillerin
tasarrufu öğrenmesi gerekiyor.
Start-stop sistemi, yakıt
tasarrufuna katkıda bulunan optimize
edilmiş soğutma sistemi,
yeni nesil elektro-mekanik direksiyon
ve fren enerjisi geri kazanımı
(fren yapılırken açığa çıkan
enerjiyle akü şarj ediliyor) işte
bu yüzden tüm yeni 911’lerde
standart olacak.
Bu otomobil Porsche’nin başa çıkmak zorunda olduğu ikilemi
izleyebileceğimiz bir araç: Yakıt
tüketimi düşmeli ama sürüş
keyfi azalmamalı. En azından
kağıt üzerinde Porsche’nin
bunu başardığını söyleyebiliriz:
Baz modelde hacmi 3.4
lt’ye düşürülen 350 HP’lik motor,
opsiyonel PDK şanzımanla
100 km’de sadece 8.2 lt benzinle
yetinebiliyor. Bu rakam, yerini
alacağı modele göre 1.6 lt’lik
tasarruf anlamına geliyor. Baz
911, 200 gr/km’lik CO2 emisyon
değerinin altına düşebilen
ilk Porsche modeli olma unvanına
da sahip.
Tamam, çevrecilik önemli
bir konu ama müşterilerin çevreci
özellikler nedeniyle bayram
edeceklerini de sanmıyoruz.
Ancak dinamizmin artacağı
açıklaması 911 fanatiklerini
kesinlikle sevindirecektir. Örneğin
Carrera, gücü 400 HP’ye
çıkarılan 3.8 lt’lik boxer motoru
ve PDK şanzımanıyla 0-100
km/s hızlanmayı sadece 4.3 saniyede
gerçekleştirecek. Kokpitteki
Sport-Plus düğmesine
basıldığında ise bu rakam 4.1
saniyeye inerken, hareketli arka
spoyler aracı yere daha iyi
bastıracak.
Genişleyen ön iz açıklığı ve
yeni arka süspansiyonu sayesinde
yeni 911, virajlarda daha
atak ve daha hassas bir sürüş
sunacak. Yeni opsiyonel
kontrol sistemleri sayesinde
aracın dinamizmi daha da artacak.
Bunlardan ilki, Carrera
S’in opsiyon listesinde yer alan
PDCC (Porsche Dynamic Chassis
Control) adlı karoser dengeleme
sistemi olacak. PDCC,
911’in virajlarda yana yatma eğilimini
azaltarak daha yüksek
viraj hızlarına izin veriyor.
Fiyatlara bakıldığında ise artışların
enflasyon oranlarının
çok üzerinde olduğu görülüyor.
Carrera’nın Almanya satış
fiyatı yüzde 2.9 (88 bin 37
Euro’dan itibaren) S versiyonda
ise yüzde 3.8 oranında (102
bin 436 Euro’dan itibaren) artacak.
Bu fiyatları duyduklarında
bazı Porsche tutkunlarının
ruh denge kontrolüne ihtiyaçları
olabilir. Ancak “fiyatta da
911 hala 911” şeklinde düşünenler
de olacaktır.
Sonuç
911’i bir taraftan
geleceğe hazırlayıp,
diğer taraftan
mit haline
gelmiş ruhuna
dokunmamak birbirinden
tamamen farklı iki hedef.
Görüldüğü kadarıyla Porsche,
yeni 911’de bu iki hedefi aynı
anda başarmış. Peki ama
dinamizm, yakıt tüketimi ve
diğer vaatler gerçeği yansıtıyor
mu? Bu sorunun cevabını,
yeni Porsche 911’i, teste konuk
ettiğimizde verebileceğiz.
~Mercedes’in
B planı
B Serisi tamamen yenilendi: Boyutlar,
teknoloji, dizayn… Ayrıca artık sandviç
zemin de yok. Diğer taraftan konfor ve
kalite gayet yüksek. Acaba sonunda doğru
reçete bulundu mu?
Fikir o günlerde deha
ürünü gibi kabul ediliyordu.
1997 yılında A
Serisi, kompakt, geniş
hacimli ve sandviç zemin gibi
evrimci bir konsepte sahip bir
van olarak piyasaya çıktı. İki
katlı bu zemin, kullanılması
planlanan alternatif güç sistemleri
için yeterli alanı sunuyordu.
2005 yılında ise aynı teknolojileri
kullanan ama dingil mesafesi
21 cm daha fazla olan B Serisi
tanıtıldı. Ancak ne yakıt hücresi,
ne de aküler iki araçta da hayata
geçemedi.
Yeni B Serisi’nde, deneysel
yeniliklerden kaçınılmış
Tüm bunlar artık tarih oldu.
B Serisi ile temsil edilen
yeni kompakt sınıfında Alman
marka, her türlü deneysel yenilikten
bilinçli olarak uzak durarak
alışılmış teknikler kullandı:
Tamamı bu otomobil için yeni
geliştirilen önden çekiş sistemi
ve enlemesine yerleştirilmiş
motorlar. Bunun dışında Mercedes,
B Serisi’nde sandviç olarak
adlandırılan çift katlı zeminden
de vazgeçmiş.
Yeni B Serisi büyümüş: Boyu
4.36 m’ye (önceden 4.27 m)
genişliği ise 1.79 m’ye (önceden
1.78 m) çıkmış. Ancak yükseklikte
5 cm’lik bir azalma görülüyor:
1.56 m.
Sandviç zeminin olmaması,
örneğin ön koltuklarda daha
rahat bir sürüş pozisyonu gibi
avantajlar da sağlıyor. Yeni B
Serisi sürücüsü artık önceki
modeldeki kadar yatay bir pozisyonda
oturmak zorunda değil.
Benzer bir durum arka koltuk sırası için de geçerli: Geniş
diz mesafeleri uzun bacaklıların
bile rahat etmesini sağlıyor. 14
cm ileri-geri kaydırılabilen arka
koltuk sırası ve katlanabilir ön
koltuk sırtlığı ise aracın opsiyon
listesinde yer alıyor.
İlk bakışta olmasa da ikinci
kez incelendiğinde, Mercedes’in
iç mekana ne kadar önem verdiği
görülebiliyor. Örneğin kokpit
eskisine göre çok daha modern
ve özellikle daha değerli görünüyor.
Bağımsız ekranın tasarımının
Apple’ın şık aygıtlarından
birine benzemesi de büyük ihtimalle
bir rastlantı değil.
B Serisi’nin benzinli motorları
tamamen yeni. İlk etapta
araç, 1.6 lt’lik motorun 122 HP
ve 156 HP’lik iki güç versiyonuyla
piyasaya çıkacak. Daha
sonra bunlara 2.0 lt’lik seçenekler
eklenecek. Dizel motorlar
ise 2008’den bu yana üretilen
OM 651 serisinin geliştirilmiş
versiyonları. Bu çerçevede hacimleri
1.8 lt’ye düşürülen dizel
motorların güçleri ise 109 HP
ve 136 HP olacak. Start-stop
otomatiği ve 6 ileri oranlı manuel
şanzıman, tüm motorlarda
standart olacak. Mercedes’in
bizzat geliştirdiği 7 ileri oranlı
çift debriyajlı şanzıman da tamamen
yeni.
Aslına bakılırsa sandviç zeminin
bir kısmı hayatta kalmayı
başardı: Arka koltuğun
altında. Bu bölge ileride aküler
veya yakıt hücreleri için kullanılabilecek.
Dünya tanıtımı
Frankfurt Otomobil Fuarı’nda
gerçekleştirilecek olan yeni B
Serisi’nin piyasaya çıkış tarihi
ise Kasım ayı olarak açıklandı.
Mercedes’in açıklamasına göre
aracın başlangıç fiyatı, güncel B
Serisi’nden fazla pahalı olmayacak.
95 HP’lik baz benzinli
motora sahip güncel versiyonun
Almanya satış fiyatı şu anda 24
bin 336 Euro. Bakalım “plan B”
burada da işleyecek mi?
Sonuç
Deneysel yeniliklerden kaçınılan
araç, yeni teknolojilere sahip ve öncüsüne
göre hem daha büyük, hem de
daha konforlu bir hale gelmiş. Özellikle
iç mekan, şık tasarımı ve kaliteli
malzemeleriyle birçok yeni müşteriyi
kendisine çekebilir. Çekimler için
stüdyoda buluştuğumuz B Serisi’nin
sürüş özelliklerinin nasıl olduğunu
görebilmek için konuğumuz olmasını
heyecanla bekliyoruz.
~Ferrari 458 Spider
Üstü açık bir Ferrari’nin
tek bir adı olabilir: Spider.
Ayrıca Ferrari’nin bir
eseri olduğu için isminde
“y” yerine “i” harfi kullanılır.
Önündeki rakamlarda
458 olunca, yeni, sıra
dışı, üstün özelliklerin
de olması şarttır. Örneğin
3.4 sn’lik 0-100 km/s
hızlanma süresi ve 320
km/s’lik maksimum hız,
dünyanın en hızlı üstü açık
spor otomobiller kulübünün
de, Ferrari’nin
de olmazsa olmazları arasında.
Teknik olarak bakıldığında
coupe kardeşi ile
çok yakın olduğu görülüyor:
Çığlıklarla çalışan
yüksek devirli bir V8, 5.0
lt hacim, 540 HP güç… Alüminyum
hardtop tavan,
kumaş brandadan 25 kg
daha hafif ve 14 saniye içinde
motor bölmesinde
kayboluyor. Tavanın yapısı
da arkada gizleniş
tarzı da aracın ne aerodinamik
özelliklerini, ne
de performansını olumsuz
etkiliyor. Ne yazık ki
ilave kapak nedeniyle bir
sanat eserinin güzelliğine
sahip V8 motor artık görülemiyor.
Coupe ile aynı keyfi elde
edebilmek için mühendisler,
motorun sesini
değiştirmişler. Elektrikli
bir sistemle açılıp
kapanan büyük bir ayarlı
rüzgarlık ise, araç üstü
açık halde 200 km/s ile
giderken bile iç mekanda
rahatça sohbet edilebilmesini
sağlıyor. Frankfurt
Fuarı’nda sergilendikten
sonra piyasaya çıkacak
olan 459 Spider’ın
fiyatı, 215 bin Euro civarında
yani coupe kardeşinden
20 bin Euro daha
pahalı olacak.
~Bentley: Güneş altında 4 koltuk
Rüzgarın keyfini daha
elit bir şekilde sürmek
herhalde mümkün
değildir: Coupe’nin ardından
Bentley, güneşe
tapanlar için Continental
GT’nin cabrio versiyonunu
hazırladı. Bu elit
cabrioda görev yapan
12 silindirli motor 575
HP güç ve 700 Nm tork
üretiyor. Bentley’in açıklamasına
göre Continental
GT Cabriolet, 100
km/s’ye 4.8 saniyede ulaşıyor
ve 314 km/s maksimum
hız yapabiliyor. En
yüksek kaliteli deri döşemeler,
Airscarf’ı andıran
ense ısıtma sistemi,
dokunmatik ekranlı navigasyon
GT’nin standart
donanımında yer alıyor.
Aracın 202 bin 371 Euro
olarak açıklanan Almanya
fiyatı, coupe kardeşinden
18 bin 400 Euro daha
yüksek.
~Up Artık her şey farklı olacak
Çok pahalı, çok büyük ve uzun zamandır adının
anlamı olan “halk otomobili” yakıştırması uygun
değildi. Ancak o günler geride kalacak: Küçük Up,
VW ile ilgili tüm bu olumsuz önyargıları yıkacak.
5.8 m2’lik alan. Evet, VW
Up’ın trafikte işgal edeceği
alan işte bu kadar (küçük)
olacak. Yani anavatanı
Almanya’nın yüzölçümünün
yaklaşık 60 milyarda biri. Ya
da standart bir futbol kalesinin
üçte biri. Wolfsburglu otomobil
devi, küçük otomobil kavramını
yeniden tanımlayacak olan modelinin
hazır olduğunu büyük
bir gurur ve kendine güvenle
açıkladı.
Toplam 3.54 m’lik uzunluğa
ve 1.64 m’lik yüksekliğe eksiksiz
bir otomobil sığdırmak tabi
ki VW’ye özgü bir icat değil.
Avrupa pazarlarında 4 m’den
kısa ve 10 bin Euro’dan ucuz
bolca rakip bulunuyor. Peki
ama Up’ın farkı ne? Gün geçtikçe
bu yeni küçük otomobille
ilgili daha fazla bilgi gün ışığına
çıkıyor. Bunlardan biri de ismi.
Evet, model adı gerçekten
Up (VW’deki resmi adıyla up!)
olacak. Bu isim birçok kelime
oyununun kapısını açarken,
bazı sorulara da neden oluyor:
Neden Lupo değil de Up? Neticede
yeni kuşaklara isim transferi
VW’de (Golf, Passat, Polo)
gayet iyi işliyordu. Ayrıca Lupo,
Up’ın kötü görünmesine neden
olacak bir otomobil de değil.
Bir sonraki haber ise daha iyi:
Up’ın anavatanındaki satışlarına
Aralık ayında başlanacak. İlk
etapta araçta 3 donanım seviyesi
bulunacak: Baz versiyon Take
Up, biraz daha konforlu olan
Move Up ve en üst seçenek High
Up. Kesin fiyatlar henüz açıklanmamış
olsa da baz fiyatın 9 bin 500 Euro olması mümkün.
Bu haliyle Up, piyasadaki
diğer rakiplerle rekabet edebilecek
bir fiyata sahip olacak.
Dingil mesafesine bakıldığında
2.42 m ile gayet uzun olduğu
görülüyor: İlk Kaplumbağa’dan
2 cm daha fazla, sınıfında ise
rakipsiz. Daha sonra piyasaya
çıkacak olan 4 kapılı versiyonun
da dingil mesafesi aynı kalacak.
Modüler yapı, enlemesine
yerleştirilmiş motorlara sahip
tüm VW modellerinin teknik
bazını oluşturuyor. Motorun ön
aksın önüne yerleştirilebilmesi
sayesinde bu modüler yapı, iç
mekanın çok verimli kullanılabilmesine
imkan veriyor.
Up sahipleri 4 kişi ve 251
lt’lik bagaj ile tatile çıkabilecek.
Arka koltuklar yatırıldığında bu
rakamı 951 lt’ye yükseltmek
mümkün. Büyük yükleme alanında
eşyaların kaybolması için
VW, yeni bir pratik çözüm opsiyonu
sunuyor: Up Boxes adlı
kutular. Up’ın iç ölçülerine özel
olarak tasarlanan bu küçük ve
hafif kutular, ufak tefek eşyaları
saklamak için harika bir çözüm.
Örneğin Kid Box çocuklu
aileler, Travel Box geziler, City
Box ise şehir içi kullanımı için
hazırlanmış.
İç mekanın kalanı da trendleri
takip ediyor: Az sayıda kumanda
elemanı, basit çizgiler ve
Kaplumbağa’ya gönderme yapılan
işlevsel hatlar. Kokpiti ortadan
bölen araç renginde boyalı
şerit ve büyük yuvarlak gösterge,
gerçekten de Kaplumbağa’yı
hatırlatıyor. Klima, CD’li müzik sistemi ve opsiyonel bazı fonksiyonların
kontrolleri bu şeridin
ortasında konumlandırılmış. Bu
opsiyonel fonksiyonların biri,
küçük sınıf için bir ilk: Şehir
içi otomatik fren fonksiyonu.
30 km/s’nin altındaki hızlarda
aktif olan bu sistem, radar sensörleriyle
Up’ın ön kısmını takip
ediyor, bir kaza riski ortaya
çıktığında otomatik olarak fren
yapıp ya kazanın şiddetini azaltıyor,
ya da tamamen engelliyor.
Navigon ile birlikte geliştirilen
ve PID (Portable Infotainment
Device: portatif bilgi ve eğlence
aygıtı) adlı çıkarılabilir bir
ekrana sahip Maps+More adlı
navigasyon sistemi de opsiyon
listesinde yer alacak. Bu sistem
ile navigasyon ve telefonun dışında,
radyo ve müzik sistemi
de dokunmatik ekran üzerinden
kontrol edilebiliyor.
Motor seçenekleri de açıklanan
bilgiler arasında yer
alıyor: Up yeni bir motor jenerasyonuyla
piyasaya çıkacak.
Bunlardan 1.0 lt’lik 3 silindirli
versiyonun 60 HP ve 75 HP’lik
seçenekleri bulunacak. BlueMotion
teknolojisine ve start-stop
sistemine sahip olan bu motorlar
100 km’de 4.2 lt (60 HP) ve
4.3 lt (75 HP) yakıtla yetinecek
ve 100 gr/km’den daha düşük
CO2 salınımları sunacak. Yine
3 silindirli olan CNG (doğalgaz)
ise tasarruf konusunda daha da
iddialı olacak: 68 HP’lik motor
3.2 kg/100 km’lik tüketimiyle
79 gr/km’lik CO2 emisyon rakamına
imza atacak.
Elektrikli versiyonun 2013
yılında piyasaya çıkacağı da
açıklandı. Up’ın bir dünya otomobili
olacağı ve farklı ülkelerde
üretileceği de bilinen diğer
gerçekler. Benzer bir kariyeri
eskiden, trafikte 6.3 metrekare
alan işgal eden başka bir VW de
yapmıştı: Kaplumbağa.
Sonuç
Lupo’nun halefi, adı Up olsa da hazır. VW’ye
göre küçük otomobilin yeniden keşfi olan Up,
basit mobil hayat taleplerinin, 1 tonluk ağırlık
ve 75 HP’lik güçle de karşılanabileceğinin bir
kanıtı. VW’ye en büyük başarıları küçük ve
basit otomobillerin getirdiği düşünülürse,
Up’ın şansının da yüksek olacağının bir işareti
olabilir. Eğer Up VW’nin yüksek kalitesine sahip
olabilir ve 10 bin Euro civarında fiyatlara
satılabilirse Up’ın, kendi vatanında bestseller
olmasının önünde engel kalmaz.
~Kia’nın A7’si
Kia geliyor! Buna inanmayanlar Frankfurt’taki konsept
otomobili gördüklerinde ikna olacaktır. Alman
tasarımcı Peter Schreyer yönetimindeki dizayn ekibi, günümüzün
geçerli modası olan 4 kapılı bir coupe hazırladı.
KED-8 adlı bu araçta, bu modanın temsilcilerinden izler
görmek mümkün: Biraz Audi A7, biraz Jaguar… Gerçekten
de KED-8’de, sıradanlık veya standartlıktan en küçük
bir iz bile görmek mümkün değil. Ayrıca tasarımı, birçok
şık Avrupalı ile yarışabilecek kadar çekici. Boyu 4.69 m
olan konsept, güç aktarımından etkilenmeyen direksiyon
sayesinde sportif sürüşün ana unsurlarından biri olan
arkadan itiş konseptine de sahip. 395 HP güç üreten bir
turbo V6 ile donatılan araçtaki teknik altyapıyı, ana
firma Hyundai kısa bir süre önce Veloster’de sergiledi.
Tüm bunlar KED-8’in sadece bir şov unsuru olmadığının
yani seri üretime geçme şansının çok yüksek olduğunun
işaretleri. Eğer bu gerçekleşirse konsept Kia, Frankfurt
Fuarı’nın en parlak yıldızlarından biri olabilir.
Yorum yazın