Hannover’den müjdeli haberler

Alman endüstrisinin boy
gösterisi olan Hannover Messe’deydik,
geçen hafta. Bu endüstri
ve ticaret fuarı, Almanya’nın
ulaştığı otomasyon seviyesini,
Alman mühendisliğinin
tüm yüksek niteliklerini gösterirken,
bu yılki partner ülke Fransa
da, kendi endüstriyel markalarının
Almanya’yı nasıl takip ettiğini
sergiliyordu. Çinliler, İngilizler
ve hatta Ruslar da, Hannover
Messe’nin 6.500 katılımcısı
arasındaydı. Tam 23 futbol sahası
büyüklüğündeki bu dünyanın en
büyük fuarının diğer yanda bir
teknoloji fuarı olduğunun da altını
çizmek gerekiyor. Temsil
edilen tüm bu endüstrilerin aslında
en üst noktada otomotiv sanayine
hizmet ettiğini de belirtmemiz
gerek. Her bir salonda
farklı bir branşın yüzlerce katılımcısı
ve ağzına kadar dolu 27
salonda da akla gelebilecek tüm
endüstri kolları olduğunu düşündüğümüzde,
otomotivin tüm
alt kollarının, yani otomotiv tedarikçilerinin
üretimlerini gerçekleştirebilmeleri
için “tedarikçilerin
tedarikçileri”ni burada
görebildik.

Yani, otomobil fabrikalarındaki
dev sac kesme makinelerinden
montaj robotlarına, sac kesme bıçaklarından
robotların mekanik
parçalarına, bıçakları keskinleştiren
sistemlerden mekanik parçaların
içindeki döngü kollarına,
tümden tekile ve hatta tekilin ayrıntılarına
kadar, tüm hardware
ve software üreticileri oradaydı.
Durum böyle olunca, elbette
tüm Avrupa’ya parça üreten Türk
firmaları da, İMDER, İTO, AKDER,
OAİB, POMSAD, MÜSİAD
gibi derneklerin ve yarı resmi kuruluşların
organizasyonuyla Hannover’e
gelmişlerdi. Alman iştiraklerle
400’den fazla, komple
Türk bayraklı olarak 200’den
fazla stand, “bizim”di. Bu kadar
geniş alanı “bizimkiler”in işgal etmiş
olmasıyla da Devlet Bakanı
Zafer Çağlayan’ın fuarı ziyareti
kaçınılmaz olmuştu.

Fakat, Sayın Bakanımız, fuar ziyaretinde
katılımcıların yoğunluğundan
övünçle bahsederken,
oraya gelişinin ikinci bir sebebi
olduğunu da söyledi: “Biz buraya
VW Ticari
Araç’ın Türkiye’ye
yatırımını
konuşmaya geldik!”…
Bu çok
şaşırtıcıydı. Çünkü,
yıllardan beri
VW’nin Türkiye’de fabrika açması
için herkesin nasıl uğraştığını,
çok iyi biliyor ve hatırlıyoruz.
Fakat, Zafer Çağlayan, kıvrak bir
zekayla, VW Ticari Araç’ın bulunduğu
bölge olan Kuzey Almanya’nın
yerel yönetimlerinin
VW’nin ortağı olduğunu hatırlatarak,
bu siyasilerle öncelikle
görüşüp, işi farklı bir yoldan
“halletme”ye çalışıyor. İlk etapta
150 Milyon dolarlık bir yatırımla
VW Ticarileri’nin Türkiye’de
üretilmeye başlamasının
mümkün olduğunu açıklayan
Çağlayan, bu Alman yatırımının
karşılığında da Türkiyeli tedarikçilerin
Kuzey Almanya’da bir
lojistik merkezi kurmalarının istendiğini
belirtti.

VW’in Türkiye’de üretebileceği
model olan Amarok, bugün sadece
Arjantin’de üretiliyor ve
tüm dünyaya buradan ihraç ediliyor.
VW ikna olursa, Türkiye,
Amarok’un Avrupa’daki üretim
üssü haline gelecek. Şu anda Arjantin’deki
fabrikanın Amarok
talebine yetişmekte zorlanması
da “bizler” için önemli bir avantaj.
Belki bu yüzden de, geçen yıl
Türkiye’de satışa sunulması planlanan
Amarok, bir yıl gecikmeli
olarak ithal ediliyor. VW’nin ilk
pick-up modeli Amarok’un Türkiye’de
üretilmesi, diğer yanda
başka markaların da pazarımızın
içinde yerel üretim kararlarını
hızlandırabilir. Örneğin, Isuzu’nun
yıllardır D-Max için hazır
beklediğini, Mitsubishi’nin de
L200 için planlar yapmış olduğunu,
iyi biliyoruz. Çünkü, Türkiye
pick-up pazarındaki talebin
büyüklüğünün, artık herkes farkında…
Umarız, bu fikir kısa sürede
gerçekleşir ve artık VW
dünya haritasında Türkiye üzerinde
de bir fabrika resmi görünmeye
başlar. Aslında, VW’nin
“büyük gelecek” planı içinde,
yeni ülkelerde yepyeni fabrikaların
kurulması gerektiği de kesinlikle
bulunuyor. Amarok gibi,
Türkiye pazarında bile zirveye
oturacak bir model için, Avrupa
ve Avrupa’nın çevresindeki gelişmekte
olan pazarlar için “burada”
üretilmesi gibi mantıklı
bir yatırımdan başka bir şey düşünülmemeli!..


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.