Peugeot 208 T16 Pikes Peak

Yarış otomobili tasarımcılarının görevi, bir bakıma, ağırlık, karoseri biçimleri, motorun büyüklüğü ve konumu gibi alanlarda yönetmeliklerin dayattığı kısıtlama ve sınırlamalarla mücadele etmektir. Bu şüphesiz aynı zamanda heyecan verici bir sınavdır. Ama zaman zaman insanı çok hayal kırıklığına uğrattığı da olur. Aslında, mühendislerin, ruhlarının derinliklerinde, tek bir arzusu vardır: kuralları bir tarafa bırakıp, kafalarındaki tek hedef olan mutlak performansın peşinde, olabilecek en iyi makineyi sınır tanımadan tasarlamak.

Pikes Peak Yokuş Tırmanışı, dünyada, her mühendisin içinde yatan canavarı serbest bırakma fantezisini hayata geçirme imkanı veren tek yarıştır! Meşhur “sınırsız” olma özelliğiyle, bu yarışın adını duymak bile her tasarımcının heyecandan ürpermesi için yeterlidir. “Pikes Peak için bir otomobil tasarlamak için yola çıktığınızda, tek sınırınız kendi hayal gücünüzdür” diyor yüzünde bir gülümsemeyle Jean-Christophe Pallier, 208 T16 Pikes Peak projesinin sorumluluğunu üstlenmiş olan Peugeot Sport mühendisi. “Bu aracın tasarımını yapmak, son derece ödüllendirici bir tecrübe oldu. Her ne kadar yine ‘zaman’ faktörünü dikkate almak zorunda olmuş olsak da…”

Colorado tepesi tırmanışında ulaşılan baş döndürücü yükseklikler, eşi benzeri olmayan bir teknik sınav niteliğinde: motorların seyrelmiş havada mümkün olduğu kadar serbestçe solumalarını sağlamak söz konusu. “Normal hava emmeli bir motorda, esas olarak, tırmandığınız her 100 metrede mevcut gücün yüzde birini kaybedersiniz” diye bilgilendiriyor Peugeot Sport Müdürü Bruno Famin. Bu, dikkate alınması gereken temel parametrelerden biri, çünkü bu yarış 2,865 metre yükseklikte başlayıp 4,301 metrede bitiyor! Bazı motorlar, daha başlama çizgisine gelmeden, otomatik olarak potansiyellerinin yüzde 30’unu kaybediyorlar. Bu nedenle, güçlü bir motora sahip olmak son derece önemli çünkü Sébastien Loeb’in o gün güç eksikliği yaşamak gibi bir lüksü yok.
Peugeot Sport’un bu soruna bulduğu çözüm, dayanıklılık yarışları için tasarımlanmış olan bi-turbo V6’nın bir türevi olan bir motor olmuş. Motor kapağının altındaki bu 875 beygir gücü ile 208 T16 Pikes Peak, tek koltuklu bir Formula 1’den bile daha fazla güç üretecek! Bu aracın, şimdiye kadar defalarca dünya şampiyonu olmuş olan Loeb’in hayatında kullandığı en güçlü araç olacağını söylemeye gerek yok. Bu, motor sporlarının en uç noktası olacak. Özellikle, Pikes Peak Yokuş Tırmanışı’nda pistlerin geleneksel öğesi olan koruma parmaklıklarının yerinde uçurumlar olacağını düşünürsek!

Peugeot Sport, bulutlara ulaşma iddiasını gerçekleştirmek için, Sébastien Loeb’e özellikle hafif bir araç vermeye özen gösterdi. “Aracı hafiflete hafiflete sonunda 875 kg’ye indirdik” diyor Jean-Christophe Pallier. “Böylece, 1:1 gibi büyülü ve sembolik bir güç/ağırlık oranı elde etmiş olduk!”. Bu arada, otomobile mümkün olduğu kadar çevik bir direksiyon hakimiyeti kazandırmak için, boru çatkılı makinenin ağırlık dağılımı da dikkatle ayarlandı. Motor arka-orta konumda yer alıyor – tıpkı 1980’lerin meşhur Grup B ralli araçları ve dayanıklılık yarışı prototiplerinde olduğu gibi.

208 T16 Pikes Peak, birçok alanda, Le Mans’ta 24 Saat yarışını kazanan 908 ile ortak genlere sahip. Nitekim, geçen yılın Pikes Peak yarışı, ilk kez, tümüyle asfalt bir yolda yapıldı. Dolayısıyla, Peugeot Sport tarafından tasarımlanan makine, hemen hemen tümüyle bir dayanıklılık yarışı prototipi niteliğinde. Ortak noktalar arasında, dingil takımı, frenler ve aerodinamik özellikler yer alıyor. Hava girişi ve iki metre genişliğindeki gösterişli arka kanat, bu aerodinamik özellikler arasında. Söz konusu arka kanat, ilk olarak 908 HDi FAP’ın birinci neslinde kullanılmıştı. Ne yazık ki, stoklarda daha büyük genişliğe sahip bir seçenek yoktu!

Yine Le Mans otomobillerinde olduğu gibi, 208’in aerodinamik donanımına da özenle ince ayarlar yapıldı. “Verimli aerodinamiğin rakiplerimizin bir adım önünde olmamıza imkan vereceğine inanıyoruz” diyor Jean-Christophe Pallier. “Tırmanma esnasında erişilen hızlar saatte 50 – 240 kilometre arasında ve saatte 100 kilometreden itibaren aerodinamik kilit bir rol oynuyor.” 208 T16 Pikes Peak’in simgesi haline gelmiş olan arka kanat ile ön kesici, müthiş etkileyici görünümlerinin yanı sıra, aynı zamanda son derece etkililer de. Ayrıca, otomobile, tam bir canavar görünümü kazandırıyorlar. Bu arada, her ne kadar göze görünmese de, aracın taban altı tasarımı, otomobilin aşağı doğru bastırma gücünün neredeyse yarısını üretiyor. Ve, en az bütün bunlar kadar önemli olan son bir husus: Peugeot 208 T16 Peak, özel üretim Michelin lastiklere sahip. Bunlar, dört çekişli tekerlere paha biçilmez bir grip (yol tutuş) kazandırıyor. Sébastien Loeb’in, ralli tarihinin bu en başarılı pilotunun, Colorado’nun bulutlarına ulaşmak için aşması gerekecek 156 virajı bir bir alt ederken motor sporları için üretilmiş otomobiller içinde şimdiye kadar gerçekleştirilmiş en başarılı amaca-yönelik mühendislik çalışmalarından birinin şimdiye kadar gerçekleştirilmiş en başarılı amaca-yönelik mühendislik çalışmalarından birinin ürünü olan bu aracın çok faydasını göreceği muhakkak.

Not: Basın bülteninden derlemedir.


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.