Daha az daha çok olabilir mi?

“Komşuyu gördün mü? Durumupek iyi değil galiba?” Bu sözleri mutlaka duymuş ya da bizzat söylemiş olabilirsiniz. Hatta birinin sizin hakkınızda böyle konuşmasından korkuyor da olabilirsiniz. Bir komşunuz otomobilini daha küçük bir modelle değiştirdiğinde komşular arasında dedikodu başlar: “Attan inip eşeğe binmiş!” Ancak küçük olanın her zaman daha kötü olmak zorunda olmadığını, hatta otomobil dünyasında küçüğün çoğunlukla daha iyi seçenek olabileceğini hatırlatmamız gerekiyor. Karşılaştırmamızın geçen hafta yayınladığımız ve 5 otomobil çiftinin konuk olduğu ilk bölümü bunu kanıtlıyor. Mercedes GLK, BMW 3 Serisi ve VW Scirocco, direkt olarak karşılaştırıldıkları ağabeyleri ML, 5 Serisi ve Golf’e galip gelmişlerdi. Sadece iki karşılaşmada yani Dacia Duster-Sandero ve Citroen C4-C3 rekabetinde daha büyük ve daha pahalı olan kardeşler kazandı. Bu ikinci bölümde de tüm sınıflardan birer çifti karşı karşıya getirip küçüğün gerçekten daha iyi olan seçenek olup olmadığının cevabını aradık. Acaba büyüklerin daha geniş iç mekan ve prestij avantajları durumu tersine çevirebilecek mi? BMW’de yeni X1, kardeşi X3’e karşı yapılacak olan seçimi bayağı güçleştiren bir model oldu. Özellikle de ikisi de 4 tekerlekten çekişli ve 143HP’lik dizel motorlara sahip olduklarında. Benzer bir durum Mercedes’teki kardeş kavgası için de geçerli: C 250 CGI,E 250 CGI’a karşı. Çünkü ikisi de günümüz modern teknolojilerinin birçoğunu bünyesinde barındıran ve güçlü ama tutumlu direkt enjeksiyonlu motorlara sahip iki hoş sedan. Acaba hangi Mercedes Yıldızı karşılaştırmada daha fazla puan alacak?VW’nin stationları arasındaki rekabet de çok çetin geçti. ~Çünkü müşteri talepleri doğrultusunda tekrar üretilen Golf Variant’ın işini en fazla zorlaştıran model Passat Variant. Bu tür yamyamlıklar Peugeot’da da yaşanabilir: 3008 ve 5008 arasındaki farklar gerçekten çok az. Opel müşterilerinin de akılları karışık: Artık iyice olgunlaşan bir otomobil haline gelen Astra, ağabeyi Insignia’yı gereksiz kılabilir mi? Tüm bu soruların cevaplarını, takip eden sayfalarda okuyabilirsiniz. Bir hatırlatma: Sizleri birkaç sürpriz bekliyor!

Mercedes’te E, C’den önce geliyor
Daha büyük, daha pahalı ve daha prestijli. Küçük kardeş E Serisi’nin gerisinde kalmaktan kurtulamıyor.

GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Avrupa ülkelerinde taksi ve makam aracı olarak da kullanılan E Serisi, çok yönlü yetenekleri sayesinde binek kullanıcıları için de birçok şey sunabiliyor. 540 lt’lik bagaj, geniş arka koltuklar ve güçlü motorlar E Serisi’ni ideal bir yol arkadaşına dönüştürüyor. Sadece 5 ileri otomatik şanzıman rahatsız edici.

DİNAMİZM
Kağıt üzerinde kardeşinden bir “tık” daha hızlı olan E Serisi, test ölçümlerinde ise birazcık daha yavaş kalıyor. 5 metrelik bir otomobil için E 250 CGI, aşırı rahat bir kullanım ve çok yüksek bir direksiyon hassasiyeti sunuyor.

KONFOR
E Serisi’nin birinci satın alma nedeni konfor. Ancak burada da tam puan alamadı, çünkü enlemesine zemin darbeleri daha iyi emilebilirmiş. Bunun dışında otomobil, kapsamlı güvenliği ile insanı etkiliyor. Başarılı izolasyon ve koltuklarla her uzun yolculuk bir keyif oluyor. ~MALİYETLER
Sadece 4 silindirli motora sahip bir otomobile 84 bin 673 Euro ödemek… Bunun karşılığında en güvenilir otomobillerden birine ve çok modern bir motora sahip oluyorsunuz. 241 km/s’lik maksimum hız da çok etkileyici ama 9.0 lt’lik test tüketimi mucizevi bir değer.

GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
İç mekan genişliğinde dezavantajlı. Ön ve özellikle de arka kısımda iç mekan E Serisi’nden daha küçük. İri ya-pılılar pek rahat edemeyebilir. Ayrıca iç mekanın kalite hissi de daha düşük. Bagaj hacmi yeterli ama prestij konusunda ağabeyine yaklaşamıyor. Neticede o bir “bebek Mercedes.”

DİNAMİZM
Avantgarde paketiyle C 250 CGI bir sporcuyu oynuyor. BMW seviyesine ulaşamasa da tam gazda seri olabiliyor. Ancak daha küçük boyutlarına rağmen E 250’den daha kıvrak değil. Virajlarda ağabeyi gibi güvenli bir önden kayma eğilimi ve ağırkanlılık sergiliyor.

KONFOR
Bu konuda tipik bir Mercedes: Çok konforlu. Otoyolda rahat ve sakin bir şekilde ilerliyor. Yüksek hızlarda ve bozuk yollarda E Serisi’nden farklı özellikler sergiliyor: Rüzgar gürültüleri daha fazla oluyor ve yolda daha sinirli şekilde dans etmeye başlıyor.

MALİYETLER
Tüketim konusunda küçük kardeş önde: 8.8 lt’ye 9.0 lt. Konu satın alma olduğunda ise aradaki fark gerçekten çok büyüyor. C 250 CGI’ın 58 bin 670 Euro’luk Türkiye satış fiyatı ağabeyinden neredeyse 26 bin Euro uygun.~SONUÇ: Daha büyük, daha prestijli ve daha kıvrak
C 250 CGI gerçek bir Mercedes. Ancak belirgin iç mekan dezavantajı puan kaybettiriyor. Uzun yolculuklar arka koltuklar için can sıkıcı olabiliyor. E Serisi çok daha ferah, daha prestijli ve bir sınıf daha konforlu. Buna rağmen kıvrak ve kolay kullanımlı olması nedeniyle E 250 CDI burada daha iyi olan seçenek oluyor. Otomatik şanzımanın sarsıntıları ve kaydırma hissi ise iki otomobilin ortak olumsuz özelliği. Mercedes’in 6 silindirli motorlarında kullandığı 7G-Tronic’i burada da daha mantıklı olacak.

Mercedes E 250: Büyük kardeş daha iyi olan seçenek.
Mercedes C 250: Atak ve hızlı ama arkası çok dar.

Belirleyici olan içsel özellikler
Klasik sedan, sportif hatchbacke karşı: Ancak burada kararı görünüm değil motor belirleyecek.

GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Orta sınıftaki hakimiyeti geçmişte kalsa da sedanlar, modaya karşı gelenlerin hala tercih edilen bir konsept.  Insignia’nın bagaj hacmi 500 lt, taşıma kapasitesi ise yarım ton. Ancak arka kısım biraz dar ve coupe form nedeniyle binişler ve baş mesafeleri kısıtlanıyor.

DİNAMİZM  
1.8 lt bir zamanlar büyük bir hacimdi. Ancak ağırlık 1530 kg olunca 140 HP’lik atmosferik motorun karakteri ağırlaşıyor ve ataklık azalıyor. Ayrıca isteksiz çalışıyor, devirlenmekte ağır kalıyor ve üst devirlerde gürültüsü artıyor. Direksiyonun da bildirimleri kısıtlı. ~KONFOR
Rahat ve geniş koltuklar uzun yolculuklar için çok iyi. Ancak düğmelerle aşırı yüklü olan orta konsolu kontrol etmek can sıkabiliyor, hız ve devir göstergeleri çok küçük. Süspansiyon ise bozuk zeminlerde çok iyi: Bozuk yollarda Insignia “büyük bir Opel” olduğunu kanıtlıyor.

MALİYETLER
Insignia kardeşine göre daha pahalı ve daha fazla tüketen bir otomobil. Ülkemizde 1.8 lt’lik motor seçeneği olmadığından fiyatlandırmaya, 1.6 lt’lik versiyonları dahil ettik: Insignia NB 1.6 115 HP’nin 50 bin 608 TL’lik fiyatı, kardeşinden yaklaşık 9 bin 600 TL daha fazla.

GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Dört kişi rahat oturabiliyor. Buna 370 lt’lik bagaj hacmi ekleniyor ve bu rakam koltuklar katlandığında 1235 lt’ye çıkıyor. Maksimum rakam Insignia’dan çok daha fazla. Alçalan tavan arka görüşü olumsuz etkilerken, göstergeler Insignia’daki gibi pek okunaklı değil.

DİNAMİZM  
Turbo sayesinde Astra, aynı gücü üretirken (140 HP), 200Nm’lik tork çok yüksek. Buna düşük ağırlık da eklenince Astra, büyük ağabeyine göre çok daha dinamik sürüş özellikleri sergiliyor. Flexride sistemi de satın alındığında Astra, her koşula uygun bir otomobile dönüşüyor.

KONFOR
Aktif süspansiyonun “normal” ve “konfor” modlarında Astra, Insignia’nın pek gerisinde kalmıyor. Süspansiyonu sertleştiren “spor” mod ise bozuk zeminler için pek uygun değil. Koltuklar genelde iyi, gürültü konforu ise daha düşük olan devir sayıları sayesinde yüksek. ~MALİYETLER
Astra HB 1.6 115 HP ülkemizde 41 bin 41 TL’den başlayan fiyatlarla satılıyor. Fiyatının düşüklüğü, konfor konusunda pek geride kalmaması, düşük ağırlığın sağladığı düşük tüketim ve maksimum bagaj hacminin fazlalığı gibi avantajlarla bu karşılaştırmayı Astra önde bitiriyor.

SONUÇ: Astra daha atak ve tutumlu
Arka koltuk yolcularına daha geniş iç mekan sunuyor. Daha atak ve daha tutumlu. Astra’da “daha az daha fazla olabilir mi” sorusu karşılaştırmalarımız arasında hiç olmadığı kadar kesin bir evet ile bitiyor. Insignia kompakt Astra’ya göre daha şık ve özgün görünebilir ama arka koltuklarındaki vasat iç mekan genişliği ve ağır kalan motor, ideal gezinti aracı olma kabiliyetini tırpanlıyor. Daha uygun fiyatlı Astra’nın daha rahat da olması, Opel’in düşünmesi gereken bir durum.

Opel Insignia: Etkileyici ama dezavantajları da var.
Opel Astra: Sportifliği ve çok yönlülüğü ile ağabeyini geride bırakıyor.

Küçük X büyük X’ten daha iyi
X3 sahipleri uzun süredir dünyaya “yukarıdan” bakıyordu. Şimdi ise X1, ağabeyinin ihtiyar görünmesini sağladı.

GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Sürüş pozisyonu X3’ten daha alçak ama 3 Serisi’nden daha yüksek. Yani X1, kullanıcılarına gayet iyi bir görüş sağlıyor. Yükseltilmiş bir station olması sayesinde tüm koltuklarda bolca iç mekan ve geniş bir bagaj da sunuyor. Hatta yükleme kapasitesi X3’ten bile fazla. ~DİNAMİZM
X3’ün aksine X1’de arkadan itiş seçeneği de bulunuyor ve bu hem fiyatlarda hatırı sayılır bir indirim hem de daha canlı bir sürüş sağlıyor. Ancak teste konuk olan 4×4 versiyon da BMW’nin tipik kıvraklığını sergiliyordu: Süspansiyonu sert, direksiyonu aşırı direkt.

KONFOR
Yumuşak bir otomobil değil. Neticede bir BMW her zaman serttir. Ancak ayarlar doğru seçilmiş. Bozuk zeminleri kuru bir şekilde emen süspansiyon asla huzursuzluk hissettirmiyor ve her zaman güvenli bir sürüş hissi veriyor. Görüş ve zeminden yükseklik X3’ten kötü değil.

MALİYETLER
X1 ülkemize, 2.0 lt’lik dizel motor ve xDrive adlı 4×4 sistemiyle ithal edilip 47 bin 723 Euro’ya satılıyor. 1.8d motor ve arkadan itiş seçeneğiyle bu rakamın çok daha aşağıda olması mümkün. Geniş iç mekanı, makul tüketimi, X1’i daha iyi seçenek haline getiriyor.

GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Tipik SUV: Oldukça yüksek bir sürüş pozisyonu. Arka koltuklardaki iç mekan genişliği biraz daha fazla, maksimum bagaj hacmi ise 1560 lt. Günlük kullanımla ilgili avantajlar çok fazla değil ama arazide zeminden yüksek yapısı puan topluyor. Peki ama X3 ile kim gerçek araziye girer ki?

DİNAMİZM
Bir zamanlar SUV’lar arasında çıta yüksekliğini belirliyordu ve diğer kompakt SUV’lar arasında hala önlerde. Ancak yaşlanmasının da etkisiyle kıvrak X1’in karşısında havası biraz sönüyor. BMW yönetimi yeni X3’ü hazırlamış durumda. Bakalım yeni ağabeyin durumu ne olacak?~KONFOR
Konfor mu? Aşırı sertlik dışında söylenecek bir şey yok. Bu SUV bozuk zeminleri asla sevmemişti ama X1’den inip hemen ardından X3’e binildiğinde sürekli hissedilen vuruntular can sıkıcı hale geliyor. Zemin dalgaları sinirli şekilde dans etmesine neden oluyor.

MALİYETLER
Daha fazla ağırlık ve daha yüksek rüzgar direnci, artan tüketim olarak geri dönüyor. 1.8d motorla X3, her 100km’de 0.8 lt daha fazla motorin tüketiyor. Ayrıca fiyatıda oldukça yüksek. Ülkemizde X3 xDrive20d, 55 bin 757 Euro’dan başlayan fiyatlarla satılıyor.

SONUÇ: Genç büyüğü yendi
X3 kariyerinde elde ettiği başarıyı X1’in de tekrarlayabilmesi zor görünüyor. Çünkü şu sıralar alternatiflerin sayısı gerçekten artmış durumda. Ancak sadece bir nişi doldurmak dışında, BMW’nin tipik ataklık ve konforuna da sahip. Ayrıca çok yönlülük seviyesi de X3 ile aynı. Bir zamanların trend kurucusu olan X3 ise artık yaşlandı ve halefi de üretilmek üzere: Prestiji tozlandı, yok denecek kadar az olan konforu can sıkıyor ve maliyetleri de bütçede bayağı büyük bir delik açıyor.

BMW X1:Ağabeyine göre daha atak ve daha tutumlu.
BMW X3: Yaşlanmanın etkileri nedeniyle geride kalıyor.

Station kardeşler arasındaki fark çok az
Passat Station birçok karşılaştırmayı kazanmıştı. Ancak en büyük rakibi hemen yanında: Golf Station. ~GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
540 kg yükleme kapasitesi, 505-1495 lt arasında bagaj hacmi ve 4 adet koltuk. Golf’ün station versiyonu sahibini çok ender yolda bırakıyor. Bu boyutlarda daha pratik özelliklere sahip ve kalite olarak daha ileri seviyede ikinci bir örnek daha bulmak gerçekten zor.

DİNAMİZM
Tipik Golf: Direksiyon hassasiyeti ve yol tutuş sorunsuz. Adaptif süspansiyon DCC olmadan da her türlü yolda iyi bir yol tutuş sunuyor. Motor da övgüyü hak eden bir makine: Aşırı beslemeli motor gaz komutlarına canlı tepkiler veriyor ve 201 km/s maksimum hız sağlıyor.

KONFOR
Ambalaj kesinlikle yanıltıcı: Dışarıdan bir Golf VI’yı andırsa da kapı döşemeleri gibi iç mekan detayları Golf V’ten. Tamam, bu kötü bir şey değil ama göze de o kadar hoş görünmüyor. Sürüş sırasındaki gürültü ve yuvarlanma konforu ise yeniden yüksek bir seviye yakalıyor.

MALİYETLER
Golf’ün station versiyonu ülkemize ithal edilmiyor. Ancak 23 bin Euro’luk Almanya fiyatının, sunulanlarla karşılaştırıldığında makul olduğu söylenebilir. Passat Variant 1.4 TSI ise ülkemizde 50 bin TL’dan satılıyor. Kullanım maliyetleri konusunda da Golf avantajlı.

GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Avrupa’da station otomobiller, özellikle de Passat, çok tutulan bir model. Ancak 98 lt’lik ekstra bagaj hacminin günlük kullanımdaki avantajı pek hissedilir değil. Stepne yuvası da fazladan hacim sağlıyor. Passat’ın iç mekanı görünüm olarak Golf’ten daha hoş. ~DİNAMİZM
Turbonun desteğiyle alınan 200 Nm’lik torkunun da yardımıyla 122 HP’lik benzinli motor, büyük stationın da ağırlığından zorlanmıyor. Yorgun hissettirmesi için aracı tam yüklü kullanmak gerekiyor. Güç aktarımı çok iyi, sürüş özellikleri çok güvenli ama Golf kadar eğlenceli değil.

KONFOR
Sert süspansiyona rağmen rahatsız edici vuruntular yaşatmıyor. Zemin bozuklukları hissedilse de rahatsızlık vermiyor. Yuvarlanma konforu, daha sportif ayarlara sahip Golf’ten bir sınıf üstün. Arka koltuk yolcuları daha yüksek olan hareket serbestisinin keyfini çıkarıyor.

MALİYETLER

50 bin TL’lik fiyatıyla Passat Variant pek ucuz bir otomobil değil. Ayrıca ikinci el değerindeki düşüşler de Golf’e göre daha yüksek. Çok yüksek olmayan fiyat avantajı için daha fazla para ödemek pek de mantıklı durmuyor. Neyse ki 7.5 lt/100 km’lik tüketim değeri kardeşiyle neredeyse aynı.

SONUÇ: Golf’ü seçmek fedakarlık getirmiyor
VW bayilerinin işi zor: Golf gibi daha az bir bedel karşılığında neredeyse aynı özellikleri sunan bir otomobil varken Passat’ı nasıl satacaklar? İki otomobilde abartılardan uzak ve günümüzün sportif lifestyle stationı modasından tamamen uzak. İkili, pratiklik, bolca konfor ve iyi performans değerleriyle öne çıkıyor. Passat’ın LED’li sinyaller, iki parçalı stoplar ve daha değerli iç mekan gibi avantajları rahatlıkla göz ardı edilebilir. ~VW Golf Variant: Fayda-maliyet oranı oldukça iyi.
VW Passat Variant: Arka koltukları biraz daha geniş.

Aynı kafesin aslanları
Peugeot’nun bu iki vanının model adlarında sadece tek rakam farklı. Fiyat farkı ise 7 bin TL civarında.

GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Vanlar Fransızların güçlü olduğu bir pazar. 5008 de uzun ve ferah bir van ve 7 koltuk standart. Aslına bakılırsa bunlar, daha küçük olan 3008 ile arasındaki yegane farklılıklar. Üçüncü koltuk sırasına ihtiyacı olmayanları ise 5008, çok daha büyük bir bagajla ödüllendiriyor: 679-1754 lt.

DİNAMİZM
Küçük bir minibüse bir binek otomobilden daha yakın.Uzun tampon-tekerlek mesafeleri ve sentetik sürüş hissi 5008’i ağır kanlı yapıyor. Dar virajlarda ağır olduğunu hissettiren van, sportif sürüşleri pek sevmiyor.  

KONFOR

Bu Fransız yüksek beklentileri olanları hayal kırıklığına uğratabilir. Zemindeki yarıklarda lastiklerden vuruntu sesi geliyor. Zemin dalgaları ise olması gerektiği gibi emilemiyor. Bu olumsuzluklar, normalde çok lüks ve konforluolan iç mekanın avantajını neredeyse yok ediyor.

MALİYETLER
Kardeşi 1.6 lt’lik VTi motorla (45.850 TL) ithal edildiğinden Türkiye fiyatlandırmasında 5008’in de 1.6 lt’lik versiyonunu değerlendirmeye aldık: 53 bin 790 lira. Aradaki 8 bin TL’ye yakın fark, büyük bir araç isteyenler için makul olabilir. Ancak gerçekten 7 koltuğa ihtiyacınız yoksa fazladan ağırlık taşıyacaksınız demektir.~GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
3008 hepsini aynı anda sunma iddiasında: SUV, binek, van… Peki ama gerçekte ne? Küçük bir van! İki parçalı bagaj kapağı, katlanabilir koltuk sırtlıkları ve 3 katlı bagaj, yüksek bir değişkenlik sağlıyor. Koltuklar yatırıldığında ortaya çıkan düz zeminin derinliği 2.62 m’yi buluyor.

DİNAMİZM
Dinamizm konusunda 5008’den çok daha iyi: Daha rahat hızlanıyor ve virajları daha rahat kontrol ediliyor. Yinede sürüş özellikleri için sportif denilemez. Çünkü direk-siyonu 5008’deki gibi hissiz ve hassaslıktan uzak. Şanzımanın ise vites yolları pek temiz değil.

KONFOR
5008’den daha sportif olmasına rağmen bozuk zeminlerde makul bir konfor sunabiliyor. Ancak bu araçta da Fransızlardan alışık olduğumuz o olgunluk ve darbeleri rahat emme kabiliyeti yok. Süspansiyon genel Avrupa beğenisine uygun, yani sert. Koltuklar ve iç mekan sorunsuz.

MALİYETLER
Aynı motor ama daha küçük karoser eşittir uygun fiyat… Ancak aradaki büyük boyut farkları bu kez ibreyi 5008’e döndürüyor. İki bölümlük bu karşılaştırmamızda rekabetin eşitlikle bittiği tek kardeş rekabeti 3008 ve 5008 oldu. Yani satın alma konusunda tercihi koltuk talebi belirleyecek.

SONUÇ: Bu kez kardeşler yenişemedi
Çift sıfırlı modeller Peugeot’ya pek şans getirmedi.Ticari bir başarısızlık olan 1007 yok oldu, SUV 4007ise trafiğin ender rastlanan modellerinden biri. Şimdi de 3008-5008 ikilisi kafa karıştırıyor. Aslına bakılırsa 5008, 3008’in büyük versiyonu. En azından B sütununa kadar aynılar. Eğer çok çocuğunuz varsa veya kalabalık halde sık sık yolculuk yapıyorsanız 5008 daha iyi seçenek olacaktır. Kıvraklığı ve kompakt boyutları tercih edenlerse 3008’i seçecektir. Hiçbiri hoşunuza gitmiyorsa, tek sıfırlı bir seçenek de var: 807.~Peugeot 5008 Kardeşinden 16.4 cm daha uzun.
Peugeot 3008 İç mekan akıllıca tasarlanmış.

Daha az gerçekten de daha çok olabiliyormuş: Küçükler altı galibiyetle önde
Büyük daha iyidir ön yargısını unutun. En azından konu otomobil olduğunda. Çünkü çoğunlukla bunun tersi geçerli. 10 otomobil çiftini karşı karşıya getirdiğimiz bu iki bölümlü karşılaştırmada küçükler, 6 rekabetten birincilikle çıktı. Sadece 3 karşılaşmada daha büyük olan kazanırken, Peugeot’nun vanları 3008 ile 5008 ise yenişemedi. Aslına bakılırsa otomobil alırken bazı sorulara doğru cevaplar vermek en iyisi: Gerçektene kadar iç mekana ihtiyacım var? Yaşadığım yerdeki park alanları ne kadar yoğun? Sportif miyim rahatlığı mı seviyorum? Gerçektende çoğunlukla küçük modeller daha avantajlı. Örneğin VW Scirocco küçük bir otomobil ve sadece önden çekişli ama 4 tekerlekten çekişli Golf R’dan daha az keyif vermiyor. Ya da BMWX1 örneğini ele alalım: X3 ile direkt karşılaştırıldığında hem daha modern görünüyor, hem yakın bir iç mekan genişliği sunuyor hem de çok daha ucuz.


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.

Daha az daha çok olabilir mi?

Kim daha aza razı olmak ister? Tamam, alış verişlerde en ucuzu bulmak önemlidir. Ancak konu otomobil olunca bunun keyfi kalmıyor. Daha küçük ve daha ucuz otomobiller can sıkıcı olabiliyor. Diğer taraftan bunun tersi de mümkün: En rasyonel önerileri sizler için araştırdık. Otomobil satın alırken kendinize şu soruları sorun: Arka koltuklarda ne sıklıkta yetişkinler oturuyor? Ne genişlikte iç mekana, ne büyüklükte bagaja gerçekten ihtiyacınız var? Nelerden vazgeçebilirsiniz: Birkaç santimetrelik iç mekan genişliğinden mi yoksa panoramik ön camdan mı? Tatilden mi, yeni mutfağınızı yapı marketten alıp bizzat taşımaktan mı? Otomobil kullanma tarzınız nasıl? Hergün yaptığınız yol uzun mu kısamı? Tatile otomobille mi gidiyorsunuz, gidiyorsanız ne sıklıkta? Nereye park ediyorsunuz? Dar alanlara mı yoksa büyük otoparklara mı? Sportif sürüş hissini sever misiniz? Eğer cevabınız evet ise, ağırkanlı değil, sert, atak ve daha kompakt bir otomobile ihtiyacınız var demektir. Büyük ve heybetli bir otomobilin prestijinden, komşularınızın kıskanç bakışlarından veya arkadaş toplantılarından vazgeçmek istemezseniz de mantığı asla bir kenara bırakmayın. Çünkü artık küçük otomobiller de çekici olabiliyor. Tüm bunları 20 aracı konuk ettiğimiz karşılaştırmamızda araştırdık. Acaba gerçekten bir kademe aşağı inmeye razı olabilir miyiz? Az gerçekten de fazla olabilir mi? Eğer cevap evet ise, neden ve nerede? Bunun için otomobilleri, biri büyük ve pahalı, diğeri ise daha küçük ve ucuz olmak üzere 10 adet çifte ayırdık. Karşılaştırmamızın bu ilk bölümünün takip eden sayfalarında “5 Serisi şart mı yoksa 3 Serisi de yetermi” gibisinden sorulara cevap aradık.~ Özellikle ikisi de 3.0lt’lik motorlara sahip olunca bu karşılaştırma gerçekten ilginç bir hal aldı. Kanında biraz olsun benzin dolaşan biri, VW’nin bombası Golf R’dan vazgeçebilir mi? Ancak biliyor musunuz? coupe versiyon Scirocco R’ın motor gücü aynı ama fiyatı daha düşük. Yarı SUV Duster tanıtıldığında birçoğumuz için hoş bir sürpriz olmuştu: Uygun bir fiyat karşılığında birçok önemli özellik. Ancak Sandero Stepway de ilginç bir seçenek olabilir: Hem daha küçük hem de daha ucuz. Tamam, Mercedes ML bir SUV’dan çok bir sosyal statü sembolü. Peki ama daha yeni ve daha kompakt boyutlu olan GLK da benzer şeyler sunamaz mı? Neticede günümüz şartlarına daha uygun, hatta ML’den daha da fazlasını sunabilen bir araç. Bu bölümün son çifti ise Citroen’den. Çekici tasarımıyla öne çıkan C3 varken kim Golf boyutlarında bir C4 ister ki?

Üst seviyede bir yarış
İkisinde de Mercedes yıldızı var, ikisinin de arkasında 350 yazıyor ama sadece biri gerçekten etkileyici.

GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Köşeli tasarımı tartışılabilir ama günlük kullanımla ilgili olarak GLK’nin belirgin avantajları var: Daha küçük,çok daha kıvrak ve neredeyse normal bir otomobil gibi gidiyor. Ayrıca tam yüklü kullanımda sığdırılabilecek bagaj miktarı da ML’in fazla gerisinde kalmıyor.

DİNAMİZM
Ağabeyine göre 300 kg’dan daha az olan ağırlığını GLK, etkili bir şekilde avantaja çeviriyor. Canlılık hissi de veren GLK, beğenilen bir yönlendirme hassasiyeti sunuyor, otomatik şanzıman daha seri ve 3.5 lt’lik V6 daha güçlüymüş gibi hissettiriyor. Alışılası bir SUV yani!~KONFOR
Büyükçe zemin bozukluklarının üzerinden sarsılarak geçerken GLK, yumuşak bir araç olmadığını gösteriyor. Ancak bu sarsıntılar, ML’dekinin aksine rahatsız edici karoser hareketlerine dönüşmüyor. Süspansiyon genel olarak daha sert, motor ise biraz daha gürültülü.

MALİYETLER
GLK da ML de ucuz olmanın çok ötesinde araçlar. Ülkemizde 350 CDI dizel motorla satılan ikiliden GLK’nın başlangıç fiyatı 73 bin 900 Euro civarında. ML 350 CDI (126 bin 700 Euro) ile aradaki 53 bin Euro’luk fiyat farkıyla, iyice bir otomobil daha satın almak mümkün.

GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Birçok SUV gibi ML de iyi görüş sunan, biniş ve inişleri rahat olan güçlü bir araç. Ancak biraz fazla büyük, ağır ve kullanımı rahat değil. Ayrıca bagajına, boyutlarından beklenenden daha az eşya sığıyor. Günlük hayattaki en önemli avantajları ise heybetli görünüm ve yüksek imaj.

DİNAMİZM
Yüksek sürüş dinamiklerine meraklıysanız ML yanlış bir seçim olur. Çünkü 2.2 tonluk ağırlık, motorun 272HP’lik gücünü frenliyor ve hareketlerini ağırlaştırıyor. Bu nedenle yön değiştirmelere cansız cevap veriyor ve virajları da ağır kanlı bir şekilde alıyor.

KONFOR
İç mekanı daha geniş ve daha sessiz ve otoyol konforuda daha iyi. Bozuk zeminlerde ise dalgalı denizdeki bir sandal gibi sallanıyor ve titriyor. Virajları alırken ise karoserini iki yana sallayıp duruyor. Bu iki olumsuzluk rahatlık hissini bayağı tırpanlıyor. ~MALİYETLER
Eğer bir Mercedes’in arkasında 350 rakamını görürseniz, bunun pahalı bir araç olduğundan emin olabilirsiniz. Türkiye’deki ML 350 CDI haliyle 126 bin 700 Euro’ya satılan otomobilin ülkemizdeki baz modeli 300 CDI’ın bile fiyatı 107 bin Euro. 12.6 lt’lik tüketim de yüksek.

SONUÇ: Sadece para meselesi
Bir statü sembolü olarak ML 350, fiyatını sonuna kadar hak ediyor. Hem de sürüş özellikleri yavaş yavaş zamanın gerisinde kalmasına rağmen. Çok daha uygun bir fiyata satılan GLK ise daha fazla sürüş keyfi veren bir araç ve 4×4 sistemi ve yüksek sürüş pozisyonuyla gerçek bir SUV. Sadece maksimum yükleme kapasitesine gerçekten ihtiyacınız olduğunda ML’e teslim olmak zorunda kalıyor. GLK, karşılaştırmalarımız arasında bir kademe aşağı inmenin en mantıklı yollarından biri.

Mercedes GLK 350: Daha düşük fiyat, Daha fazla dinamizm
Mercedes ML 350: Daha fazla SUV, Daha az keyif

Biri konforlu diğeri baştan çıkarıcı
İyi ama pahalı: 530d. Ancak 330d’nin tek kozu daha uygun, fiyatı değil.

GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Şehirde, park ederken, kısa ve uzun mesafelerde, yani günlük kullanımda 3 Serisi’nin kullanım rahatlığı gerçek bir keyif. Bir gelincik kadar kıvrak, bir ayı kadar güçlü… Bu iki haliyle hayatı kolaylaştırıyor. Normal şartlar altında iç mekan da bagaj da yeterli. ~DİNAMİZM
330d’nin hareket ederken yaşattığı rahatlık harika. Neredeyse gereğinden fazla güce sahip ve kullanımı da bir spor otomobili aratmıyor. Direksiyonu aşırı hassas, virajları bir tavşan kıvraklığıyla alabiliyor. Süspansiyonu ise bozuk zeminlerde bile başarılı.

KONFOR
330d tam bir spor sedan, yani bir konfor otomobili değil. Süspansiyonu da buna uygun olacak şekilde sert. Ayrıca kulaklarınıza da daha fazla iş düşüyor. Koltuklar biraz daha küçük ve sert, konfor seviyesi ise 5’e göre vasat. Ancak kesinlikle rahatsız edici de değil.

MALİYETLER
3 Serisi’ni BMW, ülkemize 320d motorla getiriyor ve 41 bin 600 Euro’ya satıyor. Aynı motora sahip 520d’nin başlangıç fiyatı ise 75 bin 100 Euro. 530d’de ise fiyat 90 bin 500 Euro’ya çıkıyor. 2.0 lt’lik dizel versiyonların arasındabile 33 bin Euro’luk fark var!

GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Çok konforlu ama 5 m’ye yaklaşan boyuyla biraz fazla büyük. Sıkışık insan, bu kadar büyük bir otomobile gerçekten ihtiyacı olup olmadığı sorguluyor. Daha fazla lüksve daha zengin yardımcı sistemler ise hayatı kolaylaştırıyor. Ancak yine de 3 Serisi öne çıkıyor.

DİNAMİZM
Tüm süspansiyon opsiyonları alındığında sınıfı için inanılmaz bir dinamizm sunabiliyor. Ancak 3 Serisi ile karşılaştırıldığında, jet-ski’nin yanındaki Queen Mary gibi duruyor. İlave ağırlık canlılığı tırpanlıyor. Ancak 8 ileri otomatik şanzıman daha yumuşak ve hızlı çalışıyor. ~KONFOR
En bozuk zeminleri bile sanki ütülüyormuş gibi hissettiriyor. Otoyolda ise “sükunet” kelimesinin tanımı gibi ilerliyor. 3 Serisi’nden daha sessiz oluşu, opsiyonel konfor koltukları ve daha geniş iç mekanıyla 5 Serisi, bir gezi aracı olarak belirgin avantajlara sahip.

MALİYETLER
520d’nin 90 bin 500 Euro’luk fiyatına birçok opsiyonunda eklenebileceğini unutmamak gerekiyor. Böylece rakamı rahatlıkla 100 bin Euro seviyesine dayayabilirsiniz. Ancak testte 3 Serisi’nden pek fazla yakmaması bir avantaj. Ayrıca konforu da kesinlikle rakipsiz.

SONUÇ: Daha az lüks, daha fazla keyif
Yeni 530d gerçekten etkileyici bir otomobil ve konforda çıta yüksekliğini belirliyor. Ancak fiyat da oldukça yüksek, özellikle de süspansiyon opsiyonları satın alındığında. İşte burada insanın aklında bazı sorular beliriyor: Bu kadar fazla para vermeye gerek varmı? Konfor ve iç mekan avantajlarını gerçekten kullanabiliyor muyum? Bu soruların cevabını 33od veriyor: Boyutları günün şartlarına daha uygun, bir BMW’den beklenen her şeyi yapabiliyor ve kullanımıda keyifli.

BMW 330d: 245 HP’den daha iyi yararlanıyor ve fiyatı daha düşük.
530d: Tam bir başyapıt ama oldukça pahalı.

Fransız usulü C vitamini: Fazlası daha iyi
Küçük olan daha güçlü. Peki ama bu, C3’ü ağabeyinden iyi yapmak için yeterli mi?~GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Evet, C3 güzel ve kompakt bir otomobil. Ancak can sıkıcı derecede dar da. Önde sürücü ve yolcunun omuzları neredeyse birbirine sürtüyor, arka koltuklardaki durum ise daha da kötü. Gerçekten çok yönlü bir otomobil olmaktan uzak. Neyse ki bagaj hacmi yeterli.

DİNAMİZM
7 HP daha güçlü, 66 HP daha hafif… Bu iyi kombinasyon sayesinde C3, oldukça canlı bir karaktere sahip. En azından yolda tehdit eden virajlar yoksa: Ani yön değiştirmeleri pek sevmiyor. Direksiyon süngersi, tutunma vasat ve kötü zeminlerde karoser fazla sallanıyor.

KONFOR
Yumuşak süspansiyon her zaman konforu garanti etmiyor. Örneğin C3: Düz yolda genelde konforlu ama büyük zemin dalgaları dikey hareketlere neden oluyor. Koltukların yetersiz şekillendirmeleri ve yüksek iç gürültü de buna eklenince durum can sıkıcı olabiliyor.

MALİYETLER
Küçük otomobil, küçük fiyat… C3’ün ülkemizdeki baz modeli 1.4i Attraction’ın fiyatı 27 bin 300 TL. C4’ün baz modeli 1.4i SX ise 31 bin 800 TL etikete sahip. İkilinin bakım ve tüketim maliyetlerinin de yakın olduğu düşünülünce C4 daha iyi bir alternatif olarak görülebilir.

GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK

C4’ün bir beden daha büyük olduğu belirgin şekilde hissediliyor. Hem de arkada sadece çocuklarınızı oturtacak olsanız bile: Çocukları koltuklara yerleştirmek daha rahat. C4’ün kullanım rahatlığı da C3’ün pek gerisinde değil. Ne yazık ki göstergeleri zor okunuyor. ~DİNAMİZM
Sürüş dinamizmi C4’e yabancı bir terim değil. Virajlarda iyi tutunuyor, direksiyonu hissiz olsa da direkt ve bozuk zeminlerde dengesini kaybetmiyor. Ne yazık ki 1.4lt’lik motorun performansı, nefesi erken kesildiğinden yetersiz kalıyor ve C4’e puan kaybettiriyor.

KONFOR
C4 kesinlikle daha konforlu bir iç mekana sahip. Bozuk zeminlerde süspansiyondan hafif sarsıntılar geliyor ama ses izolasyonu iyi. Süspansiyonun darbe emme kabiliyeti de daha yüksek. Koltukları da oldukça rahat. Ne yazık ki motorun gürültüsü, özellikle zorlandığında, biraz fazla.

MALİYETLER
Kendi sınıfında C4, özellikle de zengin donanım seviyesiyle, düşünülmesi gereken bir alternatif. C3 ile karşılaştırıldığında aradaki 4.5 bin TL civarındaki farka dikkat etmek gerekse de, C4’ün sunduğu konfor ve geniş iç mekan avantajları bunun karşılığını verebiliyor.

SONUÇ: Bu kez büyük önde
C3 kesinlikle şık görünen bir otomobil. Tavana kadar uzanan ön cam opsiyonu ise otomobilin özgünlük seviyesini artırıyor. Ne yazık ki bunlar, eksiksiz bir günlük kullanım otomobili olmak için yeterli değil. Bu konuda C4 çok daha olgun bir otomobil ve yaşamınızın tüm evrelerinde size rahatlıkla eşlik edebilecek bir Citroen.Tamam, biraz sıra dışı ama iç mekanı geniş ve daha konforlu. Bu kez büyüğe daha fazla para ödemek daha mantıklı.

Citroen C3: Fiyatı da sundukları da daha az.
Citroen C4: Daha büyük ve pahalı ama daha iyi.~Buyurun sürüş keyfine
Biri 265 HP, diğeri 270 HP, ama sadece biri bunu 4 tekerleğe dağıtıyor. Acaba hangisi doğru seçim?

GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Coupeler pratik olamazlar, en fazla güzel olurlar… Bu önyargı Scirocco içen tam olarak doğru değil, çünkü yeterli yükleme alanıyla günlük kullanıma da uygun özelliklere sahip. Yine de arka koltuklarında iç mekan genişliği kısıtlı ve biniş ve inişler biraz zahmetli.

DİNAMİZM
Ön lastiklere gönderilen 265 HP… Bu iş sorunsuz gerçekleşebilir mi? Evet, özellikle de iyi çalışan bir çekiş kontrolü varsa. Bu donanım ve 150 kg daha hafif olması nedeniyle virajları daha iyi dönen otomobili, virajlarda gaz pedalına basarak manipüle etmek de mümkün.

KONFOR
Scirocco R’ın süspansiyonu çok iyi ama Golf’e göre çok daha sert ayarlara sahip. Bu nedenle kısa darbelerde ön kısım titriyor. Ses olarak da iç mekan daha hareketli: Motor ve süspansiyon daha gürültülü. Son olarak, coupe yapı nedeniyle iç mekan da daha dar.

MALİYETLER
İki otomobil de ülkemize, 255 HP’lik motorlarla geliyor. Scirocco R, 52 bin 500 Euro artı 1.316 TL’ye satılıyor. 4 tekerlekten çekişli Golf R 4 Motion’ın satış fiyatı ise 49 bin 500 Euro artı 1.316 TL. Yani arada, tarzınıza göre seçim yapmayı kolaylaştıracak 3 bin Euro fark var.~GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Model adındaki R harfine rağmen hala eksiksiz bir Golf: 4 kişi ve bagajları için yeterli iç mekan ve 4 kapılı karosere sahipse rahat biniş inişler. Bunlara Scirocco’ya göre daha yüksek oturma pozisyonu ve bunun sağladığı daha iyi görüş de ekleniyor. Tam bir binek yani.

DİNAMİZM
Motor aynı ama güç aktarımı 4 tekerleğe yapılıyor. Peki bunun ne faydası olur? Zor şartlarda daha iyi tutunma ve virajlarda daha başarılı yol tutuş özellikleri tabi ki. Diğer taraftan sahip olduğu 4×4 sisteminin getirdiği fazladan ağırlık kendisini hissettiriyor.

KONFOR
Bu kadar alçak bir Golf bayağı sert olmalı. Ancak pratik kullanımdan bu otomobil, etkileyici konforu, dengeli çalışan süspansiyonu ve kötü zeminlerde sahip olduğu daha yüksek rezervleriyle Scirocco’yu geride bırakıyor.200 km/s’nin üzeri hariç sessizliği de iyi.

MALİYETLER
50 bin Euro civarındaki fiyatı, sahip olduğu güç ve 4×4 sistemi dikkate alındığında makul kabul edilebilir. Ayrıca donanımları da azımsanacak gibi değil. Daha uygun olan fiyatı ve aile kullanıma daha uygun olmasıyla daha “tutucu” kişiler için uygun olacaktır.

SONUÇ: Daha az bu kez daha sportif
Zor seçim. Günlük kullanım için Golf tabi ki daha iyi bir yol arkadaşı özellikle de 4×4 sistemi sayesinde kış aylarında. Ancak burada, VW yelpazesindeki keyif otomobillerini inceliyoruz ve bu konuda Scirocco çok daha fazlasını sunuyor: Daha canlı, daha heyecanlı, daha seri ve daha tutumlu. Bu durum Scirocco’nun şansını artırıyor ama bu otomobili sevmeniz gerekiyor. Çünkü Scirocco’nun tasarımı hakkındaki fikirler aşırı kutuplaşmış durumda.

VW Scirocco R: Daha iyi gidiyor, daha pahalı
VW Golf R: Daha teknolojik, daha geniş, daha ucuz~Her şey zamlanıyor, Dacia hariç…
…tabii ki söz konusu olan Sandero ise. Yeni Duster ise Dacia çerçevesini aşan bir otomobil. Peki ama hangisini almalı?

GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Geniş iç mekan, bolca bagaj hacmi… Duster, SUV’ları aratmayan ama neredeyse küçük sınıf bir otomobil fiyatına bir araç… Günlük kullanımda bu Dacia, aile otomobilinden yük aracına kadar istenen her rolü oynayabilir. Ayrıca Sandero kadar fakir bir görünümü de yok.

DİNAMİZM
Direksiyonunun tekerleklerle direkt bağlı olduğunu hissettirmesi taktiri hak ediyor. Virajları canlı şekilde alıyor, yolda daha hevesli ve vites değişimleri de daha hassas. ESP henüz olmasa da Duster, 21. Yüzyıl’ın şartlarına tamamen uygun bir otomobil.

KONFOR
İlerleme durdurulamıyor. Dacia’da da durum böyle. Sandero’dan inip Duster’a bindiğinizde kendinizi cennetin yedinci katında hissediyorsunuz. Koltuklar hoş, süspansiyon darbeleri başarıyla emiyor. 140 km/s’den itibaren ise iç mekan doğal olarak gürültülü oluyor.

MALİYETLER
İki modelin ülkemizdeki 1.6 lt motorlu versiyonlarının baz fiyatları karşılaştırıldığında, Duster için 2 bin 400 TL (30bin TL) fazla ödemek gerektiği görülüyor. Duster’ın paranın karşılığında daha fazla otomobil sunduğu düşünüldüğünde, Sandero Stepway’in pek şansı kalmıyor. ~GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Bu kadar ucuz bir otomobilde bu kadar geniş bir iç mekan sunulması şaşırtıcı. Bu otomobille kesinlikle yaşanabilir.Ancak bunun için beklentilerinizin fazla yüksek olmaması gerekiyor: Donanım seviyesi vasat, işçilik kalitesi ucuz, at arabalarını andıran sürüş pozisyonu can sıkıcı.

DİNAMİZM
Dinamizm mi, o da ne? Sandero ile hızlı ilerlemek çabucak can sıkıcı olabiliyor. Hem de hem düz gidişte hemde virajlarda. Motor gürültülü çalışıyor, vitesler takılıyor, direksiyondan darbeler geliyor. Hızlı girilen virajlarda tutunma problemi var ve ESP de yok.

KONFOR
Tamam, daha konforsuz otomobiller de var ama bu durum, Sandero’nun birçok talebi karşılayamadığı gerçeğini değiştirmiyor. Motordan gelen titreşimler, yan destekleri yetersiz koltuklar ve vuruntulu süspansiyon, konfor kelimesinin tanımının dışına çıkıyor.

MALİYETLER
Sandero’nun fiyatı zaten her zaman iyiydi. Neticede Dacia, zayıflıkları olsa da “tam” bir otomobil sunuyor. Eğer bazı şeylerden ödün verebilirseniz sorun olmayabilir. Ancak yüksek yakıt tüketimi, ilk alımdaki düşük fiyatıngetirdiği avantajı kısa zamanda yok edebilir. ~SONUÇ: Büyüğün çekiciliği
Bugüne kadar her şey açıktı: Dacia özellikle ucuzluğuyla öne çıkardı. Dacia sahiplerinin ise birçok olumsuzluğu görmezden gelmeleri gerekirdi. Sandero bu imaja neredeyse yüzde 100 uyuyor: ESP’nin henüz bilinmediği 1980’lerin sonundaki Renault’lar gibi gidiyor. Duster’la bu görüntü değişti. Çünkü Duster, fiyat etiketine bakılmadığında da rekabet kabiliyeti olan bir seçenek. Ne yazık ki ESP opsiyon listesinde. Dacia meraklıları için önerimiz: Bu kez büyüğü seçin!

Dacia Duster: Yeni boyutlar, yeni yetenekler, yeni fiyat klasmanı
Dacia Sandero: Ucuz her zaman daha iyi değil

SONUÇ: 3:2 küçükler önde
Kesin bir kural yok. Yani küçük alternatif daha iyi olmayabiliyor. Hatta bazen kabul edilebilir bile olmayabiliyor. Bir Duster’ı olan birini Sandero’ya düşürmek bir ceza gibi olabilir. Aynı şey C3 için de geçerli: Hoş bir kısa mesafe otomobili ama çok yönlülük konusunda kesinlikle zorlanıyor. BMW 5 Serisi ve Mercedes ML’in küçük kardeşleri ise bunun tam tersini kanıtlıyor. Ancak: BMW’de küçüğü tercih etmek için konfordan ödün verebilmek gerekiyor. Eğer bunu başarır ve 3 Serisi’ni tercih ederseniz sizi, sürüş keyfini iyice artıran ekstra bir doz dinamizm bekliyor. Hem de çok daha az bir bedel karşılığında. Mercedes kardeşlerin karşılaştırmasında ise tercih yapmak daha da kolay: GLK daha modern ve sürüşü daha etkileyici olan SUV. VW’nin güçlü modelleri R’larda ise sürpriz oldu: Yüksek güce rağmen önden çekişli olanın, yani Scirocco’nun daha keyifli olacağına kim inanırdı ki?~Gerçekte ne kadar otomobile ihtiyacımız var?
“Daha az ağırlık her zaman daha iyidir”
Daha az ağırlık sadece insanları çekici kılmakla kalmıyor, otomobillerde de benzer bir etki bırakıyor. Çünkü ozaman daha rahat kontrol edilebilir, daha hızlı, daha tutumlu ve daha sempatik birer araç haline geliyorlar. 900 lt bagaj hacmine sahip olan otomobilimi 400 lt hacimli bir araçla değiştirirken çekincelerim olmuştu ama sonra rahatladım: İnsan her zaman bütün yükleriyle birlikte dolaşmıyor ki!  Bernd Wieland

“Küçüğün akıllıca olması sadece teorik”
İkilem yaşıyorum: Aslında büyük bir otomobile ihtiyacım yok. Şehirler çok kalabalık ve bir Golf 1.4 TSI bugün, 90’ların büyük asfalt gemilerinden çok daha iyi. Yani küçüğü seçmek akıllıca. Ancak yanında çocuğu, hobi araçları ve valizleriyle uzun mesafelere gezinti yapmayı seven modern bir Avrupalı tatilci için küçük bir otomobil tam bir kısıtlama olabilir. Tavan bagajı, römork veya tavanda bisikletlerle gezinmek istemiyorum. Prestij şart değil ama iç mekan mutlaka geniş olmalı. Christian Steiger

“Küçüklerin limitleri de küçük”
Tamam, tamam, küçük iyidir. İki odalı bir ev yeter de artar bile. Ama Amerikalıların “büyük iyidir” sözünü de unutmamak gerekiyor. Zamanımızda geniş alan lüksle eş değer bir hale geldi. Evimde olduğu gibi otomobilimde de geniş alan istiyorum. Arka koltuklarda oturmak zorunda olanlar da rahat edebilmeli. Yani büyüklük gerçekten önemli. Küçük bir otomobil iç mekan konusunda çabucak limitlerine ulaşı veriyor ve insanları kısıtlıyor. Karl-August Almstadt


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.